Siyaset, bürokrat ve hırsız iş insanlarının “Proje” diye sığındıkları sihirli kelime aslında: suçlarını aklamak için sürdükleri ucuz parfüm; kirliliğin paket haline gelmiş şekli; yüzsüzlüğün merdiven altı kremi…
Dikkat ederseniz: siyaset yapan birçok insanın bu efsunlu kelimeyi, panik butonu gibi kullanmaya başladığını görürsünüz.
Köşeye sıkıştığı an “Proje” butonuna basılıyor, toplumu tartışmanın dışına itiyor.
Bahane arayan bürokrat, ihaleden komisyon alırken yakalanan iş adamı ve suçunu perdelemek isteyen kim varsa hemen bu efsunlu kelimeye sığınıyor: “Üstümde oynanan bir proje! İnanmayın!”
Bilinen-bilinmeyen tüm pisliklerini altına saklanabileceği efsunlu halı, toplumun aklıyla dalga geçmenin parolası, gizemli bir şifre oldu sanki.
Oh ne güzel: sıkıştığında: “Bunlar bir projenin parçası.” de ve çık işin içinden.
Bakın etrafınıza: Yanlışı ortaya çıkan siyasetçi? “Ben hedefim, işin içinde bir proje var.” diyor.
Rüşvetle yakalanan bürokrat? “Bunlar kumpas, benim üzerimde bir proje yürütülüyor.”
İhaleden nemalanan iş adamı? “Ticari itibarına yönelik bir proje.”
Bir ara “proje insan”, “proje parti”, “proje gazeteci”, “proje seçim” sözleri havada uçuşuyordu.
Şimdi yine moda oldu. Yakında “proje hayat” derlerse vallahi şaşırmam.
Çünkü sorumluluk almak yok, özeleştiri yok, hesap vermek zaten hiç yok.
Çamuru at, gerekirse üstü kapalı imalarla süsle; gerisini bu efsunlanmış kelime halleder: Proje!
Kimsenin yüzü kızarmıyor.
Çünkü bu ülke de en kolay bulunan şey masumiyet, en zor bulunan şey ise sorumluluk.
Yani herkes masum, herkes sütten çıkmış ak kaşık.
Memlekette o kadar proje var ki, NASA’da bile bu kadar proje yok!
“Proje” Diyen Koltuk Bağımlısı
Yıllarca makam koltuğunda oturmuş, belediyenin bütçesini partisinin arka bahçesine çevirmiş, kardeşini daire başkanı, amca oğlunu şirket temsilcisi yapmış.
İhaleler aynı firmaya, arsalar, alımlar mahallenin kahvehanesinde belirlenmiş.
Hiç ummadığı bir anda müfettiş gelir, dosyalar açılır, bizim siyasetçi: “Bunların hepsi bir proje. Beni bitirmek istiyorlar.” der ve sihirli kelimeye sığınır.
“Ben Emir Kulu Değil, Emir Taciriyim”
Makam aracını kendi düğününde gelin arabası yapmış, devletin arabası ve şoförünü ile evindeki tadilata malzeme taşmış.
Kuruma alınan dizüstü bilgisayarı bile çocuğuna vermiş. Denetimde her şey ortaya çıkınca ne derse beğenirsiniz?
“Evet, hata yaptım.” mı?
Tabii ki hayır!
“Bu kurum için de bana karşı yürütülen bir proje”
Muhasebenin Üzerine Çöken ‘Efsunlu Sis’
Devletten aldığı ihalenin fiyatı üç ayda üç katına çıkar, her işin de “dolandırıcılık kokusu” olan ama kendisini “vizyon sahibi iş insanı” diye pazarlayan at hırsızı.
Vergi kaçırırken yakalanır.
Şirketin kasasından çıkan para nereye gitti belli değil.
Ama açıklama hazırdır:
“Bunlar bizim yükselişimizi kıskananların projesi.”
“Hepsinin Ortak Noktası Proje”
Dikkat ederseniz farklı olan sadece profiller, makamlar ve maskeler…
Ama tek ortak cümleleri var:
“Beni hedef alan bir proje”
Milletin zekâsıyla dalga geçip sonra da “proje” diye zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkarlar.
Çünkü proje diye bir şey yok:
Bu ülkede birilerinin “proje” diye bahsettiği şey, aslında kendi yanlışlarından kaçma kalkanı, itibarını koruma operasyonudur.
Sığındıkları bahane üretim tesisidir.
Kısacası, “Suçtan Sıyrılma Endüstrisinin” en kullanışlı ürünüdür.
Toplumun belli bir kesimi artık bu numaraları yemiyor.
Çünkü gerçek proje, yıllardır üzerimize hunharca boca edilen bu ucuz manipülasyon dilidir.
Aslına bakarsanız: ne siyasi deha, nede büyük planlar ortada.
Asıl proje: Sorumluluk almaktan kaçma projesi. …Ve bu proje, maalesef, hiç aksamadan çalışıyor.
Her gün farklı ve iğrenç bahaneyle paketlenip sunuluyor bize…
“Bunlar hepsi bir proje!”