Güneş, Akdeniz’in o meşhur kadife maviliğinde doğarken, Antalya 10 Kasım’da her zamankinden daha ağır ve daha saygılı bir sessizliğe büründü. Palmiyelerin gölgelerine, portakal bahçelerinin arasına sinen bu hüzün, 87 yıl önce yaşanan büyük vedanın yankısıdır. Saatler 09:05’i gösterdiğinde, bu cennet şehirde hayat, tıpkı her 10 Kasım'da olduğu gibi, bir anlık saygı duruşuyla dondu…
Antalya için Gazi Mustafa Kemal Atatürk, sadece bir kurucu liderden ötesidir. O, bu şehri “Hiç şüphesiz, dünyanın en güzel şehri” diyerek onurlandırmış ve geleceğe dair vizyonunun mührünü bu topraklara vurmuştur. Bu söz, bir iltifat değil, bir emanettir. Bu hüzünlü günde, o eşsiz sahil şeridinde yürürken, her çağdaş yapı, her yeşil park, Atamızın bize bıraktığı aydınlık geleceğin somut birer kanıtı olarak karşımızda duruyor.
O büyük vedanın üzerinden geçen yıllar, kalbimizdeki acıyı dindirmek yerine, minnet duygusunu daha da keskinleştirdi. 10 Kasım, bir ölüm günü olmaktan çok, bir milletin ruhuna nakşedilen bir fikrin, bir idealin "diriliş"inin anma törenidir. Siren sesi duyulduğunda Antalyalıların gözleri dolarken, ruhlarında bir onur ateşi yanar. Çünkü biz onu, sadece bir asker olarak değil, daha çok bir öğretmen, bir filozof ve milletinin dert ortağı gibi hatırlarız. Onun içtenliği, samimiyeti ve milleti için kendini feda edişi, bizi derinden etkileyen en büyük hassasiyetiydi.
Onu hissetmek, O’nun eserini yaşatmakla mümkündür. Bir Antalyalı genç, bilimin ışığında geleceğe koşuyorsa; bir çiftçi toprağına umutla tohum atıyorsa; bir kadın, eşitliğin ve özgürlüğün tadını çıkarıyorsa; işte o an, Atatürk'ün nefesi bu şehirde yeniden can bulmuştur.
Onun ilke ve inkılapları-akılcılık, bilim ve çağdaşlaşma-bugün karşılaştığımız her zorluğun anahtarını sunar. Bu kentte yükselen üniversiteler, açılan kütüphaneler, yapılan sanat etkinlikleri, hep o büyük önderin bize gösterdiği yolda atılan kararlı adımlardır.
Hangi siyasi görüşten olursak olalım, hangi inanca sahip bulunursak bulunalım, 10 Kasım'da tüm ayrılıklar erir, geriye tek bir ortak duygu kalır: Türkiye Cumhuriyeti’ne olan sarsılmaz bağlılık ve kurucusuna duyulan bitimsiz saygı. Bu, köklerimizin birliğidir; bizi biz yapan çimentodur.
Aziz Atamız; sen gittin ama bıraktığın "ilelebet payidar kalacak" olan Cumhuriyet, dimdik ayakta. Bugün Antalya'dan tüm Türkiye'ye yükselen ses, senin emanetine sahip çıkma sözümüzdür. Torosların heybeti neyse, denizin derinliği neyse, bize bıraktığın mirasın değeri de odur. Korkma! Bu millet, seni asla unutmayacak, yolundan asla dönmeyecektir. Ruhun şad olsun…