İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Türkiye’de fark etmeden çok şey değişti. Kimin haklı kimin haksız olduğunu söyleyecek değilim. O benim değil yargı mercilerinin işi. Tabi onlar ne kadar tarafsızlar tartışılır. Ancak ben bu gün başka bir yerden pencere açmak istiyorum.
İmamoğlu’ndan sonra operasyonlar birçok il ve ilçeye yayıldı. Birçok belediye başkanı görevinden uzaklaştırıldı ve cezaevinde. Buna Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’te dahil. Muhittin Böcek’in sürecini yakından takip eden biri olarak o sürecinde nereye gideceğini kestirmek çok zor. Çünkü burası Türkiye. Her an her şeyi yaşamamız mümkün.
Benim bu süreçte en çok takıldığım nokta cezaevine girmeyen soruşturma başlatılmayan ancak patır patır Ak Parti’ye geçen belediye başkanları oldu. Hemen hemen her gün büyük küçük demeden il ve ilçe belediye başkanlarının Ak Parti’ye geçmesi mide bulandırmaya başladı.
Tabi bu süreçte akıllara çok soru geliyor. Mesela ben akılıma gelenleri sorayım;
Bu belediye başkanları madem Ak Parti’ye geçecekti neden CHP’den aday oldular?
CHP karakteri oturmayan ve emin olmadıklarını neden aday yaptı?
CHP bu belediye başkanlarını neden dizginleyemiyor?
CHP belediyelerini denetlemiyor mu?
Bunlar CHP’ye sorulacak sorular. En önemli sorular bence şu
Ak Parti’ye patır patır geçen belediye başkanları neyden korkuyor?
Madem korkuyorlar neden yapıyorlar?
Daha iki yılını bile tamamlamayan belediye başkanları nasıl bu kadar çabuk pisliğe bulaştı?
En en önemlisi de Ak Parti gibi köklü, yıllardır ülkeyi yöneten bir parti nasıl oluyor da sorunlu belediye başkanlarını kendi partilerine layık görüp alıyorlar?
Bence belediye başkanlarının Ak Parti’ye geçmesi onların başarısı değil diğerlerinin başarısızlığı. Bu belediye başkanları Ak Parti’ye hiç yakışmıyor.
Sadece Ak Parti’ye değil hiçbir partiye yakışmıyor. Halkın oylarıyla seçilip daha sonra ‘Aman başıma bir şey gelmesin’ diye parti değiştiren biri hiçbir partiye yakışmıyor.