Tam tamına 35 yıl Antalya’nın suyunun patronu olan ASAT Genel Müdürü İbrahim Kurt kendini emekliye ayırdı. İbrahim Kurt’u ilk avukatlık döneminden tanırım. Oldukça beyefendi bir yöneticiydi. Kurt’un görevinden ayrılması, çalışanlarını çok üzdü ve ayrılışı sırasında da dramatik sahneler yaşandı.

Çalışanları gözyaşları ve alkışlarla uğurladılar.

Güle güle Kurt yeni yaşamında sağlıklı günler diliyoruz…

Tam bu ayrılışın ertesi günü öğrendim ki yerine Ulaşım AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Gülenbay getirilecekmiş.

Eyvah Eyvah…

Peki, kim bu muhterem ve ben niçin eyvah eyvah dedim. Bu zatı size şöyle anlatabilirim. Siz vatandaşlar yazın 45 derece sıcağında duraklarda otobüs beklerken gelmeyen otobüsle evlerinize işlerinize gidememekten sorumlu en üst düzey yönetici.

Sizler haydi otobüse bindiniz açılmayan klima sonucu sıcaktan bunalarak baygınlık geçirmenize sebep olan en üst düzeyde yetkili.

Daha dün 60 Nolu otobüs havaalanı yolu üzerinde 4. durakta Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı otobüs arıza yaptı. Merkezle konuşan genç şoföre yol yardımı istedi.

Gelen sorun çözemedi. Ardından yedek otobüs istendi.

Gelmedi…

Bir saat duraklarda bekleyen yaşlısı, hastası, öğrencisi kendilerini evlerine götürecek otobüsün yolunu gözlediler.

Trafik yoğun diye ağır ağır yol alan bir sonraki 60 nolu otobüs karanlık bastırınca ulaşabildi.

Tıklım tıklım otobüste hasta ve yaşlılar inanılmaz bir akşam yaşadılar.

İşte bu işlerden sorumlu en üst düzey yöneticisi Sayın Cengiz Gülenbay…

Şimdi de İnsan yaşamının koşulsuz en önemli almak zorunda olduğu suyu bu muhtereme teslim edeceklermiş.

İnsanların yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Şimdi bu kişi suyumuzu nasıl yönetecek endişesi aldı beni.

Antalya trafiği sorun yumağına dönmüşken içme suyumuzun akıbetti beni korkutmaya başladı.

Zaten büyük sorunlar yaşayan halka ülkenin belki de dünyanın en pahalı suyunu satan ASAT’a nasıl bir çözüm bulacak?

Bu atama bir hata mı? Değil mi hep birlikte göreceğiz.

Umarım bu atama bir kez daha gözden geçirilir. Otobüsü beklerken, eldeki sudan da olmayalım. Neyse bekleyelim görelim…