Cumhuriyet Halk Partisi’nin Antalya’daki başarısı, yılların birikiminde gizlidir. Bu kent, her koşulda örgütüne sahip çıkmış, sandığın başında dimdik durmuş, Cumhuriyet’e ve laikliğe olan inancını korumuştur. Bugün geldiğimiz noktada bu başarıyı korumak yetmez; büyütmek, kurumsallaştırmak ve geleceğe taşımak zorundayız.
İl başkanlığı makamı, bir unvan değil bir sorumluluktur. Bu görev, sadece parti binasının ışıklarını yakmak değil; her ilçede, her mahallede, her evde CHP’nin sesini duyurmak demektir. İl başkanı, örgütün önünde değil, tam ortasında yürüyen kişidir. Parti içi denge hesaplarıyla değil, örgütü büyütecek vizyonla yola çıkan bir anlayışa ihtiyacımız var. Çünkü CHP Antalya’da artık seçim kazanan, seçimi yöneten bir örgüt olmalıdır.
Örgütü büyütmek, yalnızca üye sayısını artırmak değildir. Gençleri, kadınları, emekçileri, emeklileri, üreticileri, işsizleri bu davanın öznesi haline getirmektir. Bugün halkın umudu yeniden CHP’ye dönüyorsa, bu güvenin temeli yerelde güçlü, sahada örgütlü bir yapıdır. Bu yapının devamı, kişisel çekişmelerle değil, ortak akıl ve dayanışmayla mümkündür.
Antalya örgütü geçmişte defalarca ispatlamıştır: Dayanışma içinde olduğunda Türkiye’ye örnek olur. İl başkanlığı seçimi, bu dayanışmayı zayıflatacak bir süreç olmamalıdır. Tam tersine, örgütü diri tutacak bir yenilenme fırsatı olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, bireylerin değil ilkelerin partisidir. Bu anlayışla yola çıkan, şahsi hesaplarını unutan örgütsel hedef peşinde koşan her aday, partimizin geleceğine katkıdır.
Bu süreçte il başkanlığına talip olan tüm yol arkadaşlarıma içtenlikle başarılar diliyorum. Kimin kazandığı değil, örgütün kazandığı bir seçim olması en büyük dileğimizdir. Unutmayalım; partiyi büyüten il başkanı, kendi çevresini değil, halkın umudunu büyüten kişidir.