Türkiye’de şiddet eğiliminin artışı, 2025’te açıklanan resmi verilerle de doğrulandı. Suç oranları yükseliyor; özellikle kadına şiddet, organize suçlar, siber suçlar ve toplumsal şiddet olaylarında dikkat çekici bir artış var. Bu tablo, yalnızca rakamlardan ibaret değil; gündelik yaşamımızda trafikte öfke patlamalarından akran zorbalığına, hayvana şiddetten aile içi şiddete kadar her alanda karşımıza çıkıyor.
2025’te Suç ve Şiddet Tablosunu resmi verilerle özetleyelim o zaman…
Resmi adli istatistikler: 2025’in ilk yarısında hırsızlık, dolandırıcılık, kadına şiddet ve organize suçlarda kayda değer artış yaşandı.
Uluslararası raporlar: Türkiye, organize suç endeksinde 193 ülke arasında 10. sıraya yükseldi. Avrupa’da ise ilk sırada yer alıyor.
Toplumsal gündem: Gün geçmiyor ki akran zorbalığı, trafikte kavga, hayvana şiddet veya aile içi şiddet haberleriyle karşılaşmayalım.
Peki neden bu kadar şiddet eğilimliyiz? Onu da madde madde görelim…
Toplumsal Stres ve Ekonomik Baskılar İşsizlik, ekonomik belirsizlik ve gelecek kaygısı, bireylerde öfke ve tahammülsüzlüğü artırıyor. Bu öfke, en kolay yoldan şiddet davranışına dönüşüyor.
Cezaların Caydırıcı Olmaması 2025 verilerinde sıkça vurgulanan nokta, cezaların yetersizliği ve caydırıcılıktan uzak oluşu. Suç işleyen birçok kişi, toplumda “nasıl olsa ceza almayacağım” algısıyla hareket ediyor.
Toplumsal Kültür ve Normalleşme Şiddet haberlerinin sürekli gündemde olması, toplumda bir “alışma” ve “normalleşme” etkisi yaratıyor. Bu da şiddeti sıradanlaştırıyor.
Akran Zorbalığı ve Dijital Şiddet Sosyal medya ve dijital platformlar, özellikle gençler arasında zorbalığı görünür ve yaygın hale getiriyor. Küçük yaşta öğrenilen bu davranış biçimi, ilerleyen yıllarda daha büyük şiddet eğilimlerine dönüşüyor.
Trafikte Öfke Kültürü Trafik, bireylerin en çok karşı karşıya geldiği alanlardan biri. Kuralsızlık, yoğunluk ve stres, öfke patlamalarını tetikliyor.
Şiddetin artışı, yalnızca bireysel davranışların sonucu değil; toplumsal bir kültürün ve sistemin yansımasıdır. Ekonomik baskılar, sosyal adaletsizlik, eğitimdeki eksiklikler ve hukuk sistemindeki caydırıcılık sorunları birleştiğinde, toplumda şiddet eğilimi kaçınılmaz hale geliyor.
Bugün Türkiye’de şiddet haberleri yalnızca birer olay değil; bir toplumsal alarm. Kadına, çocuğa, hayvana ve doğaya yönelen şiddet, aslında toplumun kendi içindeki huzursuzluğunu dışa vurma biçimi olmuş durumda.
Ne yapacağız derseniz, şiddetin artışını durdurmak için yalnızca cezaları artırmak yetmez. Eğitim, kültürel dönüşüm, toplumsal dayanışma ve adaletin güçlendirilmesi şarttır. En önemlisi de gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi, illegal zenginleşmelerin önüne geçilmesi zorunluluktur.
Aksi halde, her gün yeni bir şiddet haberiyle uyanmaya devam edeceğiz.