Samanyolu galaksisi… 100 milyardan fazla yıldızıyla devasa bir yıldız adası. Biz, bu galaksinin sıradan bir kolunda, sıradan bir yıldızın çevresindeki küçücük bir gezegende yaşıyoruz.

Komşumuz Andromeda ise 2,5 milyon ışık yılı uzaklıkta; o da yüz milyarlarca yıldızıyla muazzam bir galaksi. Bilim insanları biliyor ki bir gün Samanyolu ile Andromeda çarpışacak ve yepyeni bir galaksi doğacak.

Böylesine uçsuz bucaksız bir evrende, insanlığın kapladığı hacim, neredeyse yok denecek kadar küçük. Bir toz zerresinden bile önemsiziz. Ama bizi değerli kılan şey, işte bu büyüklüğü hayal edebilmemiz, kendi küçüklüğümüzü kavrayabilmemiz ve üzerine düşünebilmemizdir. Evrenin bize verdiği en büyük armağan, düşünce ve bilinçtir.

Tam da bu yüzden, siyasette ve özellikle delege seçimlerinde yaşadığımız çekişmelerin, kavgaların, hırsların aslında evrenin büyüklüğü karşısında ne kadar anlamsız olduğunu görmek gerekir. Bugün koltuk için kırılan kalpler, yarın unutulacak. Oysa kalıcı olan; birlikte kurduğumuz dostluklar, örgütlü mücadele ve paylaşılan değerlerdir.

Bizler bu küçücük dünyada, aynı galaksinin yolcuları, aynı davanın emekçileri olarak aynı yolculuğu sürdürüyoruz. Hırsların gölgesinde değil, aklın ve vicdanın ışığında siyaset yapmalıyız. Çünkü evrende yerimiz önemsiz; ama ortak aklı büyütebildiğimiz sürece değerimiz sonsuzdur.

Siyaset, evrendeki küçüklüğümüzün bilincinde olan ama insanın onurunu büyüten bir yol olmalıdır. Delege seçimlerinde de bu bilinci hatırlamalıyız: Kendi küçük çıkarlarımızı değil, ortak geleceğimizi büyütmeliyiz. Samanyolu’nda yol alan bir toz zerresi olduğumuzu unutmadan; ama bu zerrede hayatı, umudu ve adaleti çoğaltarak…