Bugün 2016’ya kadar yazdığım paramızın seyrüseferini bitirmek istedim. Paramız artık eski 20TL değerindeki en büyük banknot olan 200TL olarak seyrüseferini de tamamlamak üzere. Ve pek çoğumuz 2016 sonrasına da tanıklık ettik. Umarım olanları da unutmamışızdır. Çünkü paramızın bugünkü durumu bize geçen 9 yılı net olarak anlatıyor.
Bugün size güncel durumumuzu anlatıyım istiyorum.
Bir kg dana kuşbaşı ortalama 900 TL yani 4 adet 200TL ve 1 adet 100 TL banknot ediyor. Bir araba 1. El en az 1 milyon TL, bir ev en az 3 Milyon TL’den başlıyor kaç 200TL banknot ediyor siz hesaplayın.
100 dolar almak istersek, 3900 TL veriyoruz 19 adet 200 TL ve bir adet 100 TL banknot. Neyse bu hesap uzar gider, maaşlardan ve ücretlerden hiç bahsetmiyorum bile. Açlık sınırının altında çoğu.
Size bir iki örnekle paramızı ve ekonomik durumumuzu aktarmaya çalışayım. Artık tek işte çalışmak yetmiyor. Bir arkadaşımın tadığı bir aile ulaştı bana, Sarı ailesi, iki kızları var. Baba asgari ücretle çalışıyor, anne evlere temizliğe gidiyor bir kız çocuk, 20li yaşlarda aşçılık yapıyor bir diğeri okuyor. Eve üç kişi çalışmasına rağmen geçinemiyorlar. İstanbul’da kirası, faturası, yol parası derken yeme içmeye ayrılan para yetmiyor. Ek gelir kazanmaları gerekiyor ve İnternette bir haber görüyorlar evde sabun paketleyin günde 2000 Liraya kadar kazanın deniyor. Kızlardan biri başvuruyor, banka hesap numarası veriyor kazandıklarının yatması için. Tabii ki dolandırılıyorlar ve bankadaki üç kuruşları da gidiyor, bununla da kalmıyorlar dolandırıcılar tehditler başlıyor. Şikâyet ederseniz adınıza kredi çekeriz, kartlarınızdan harcama yaparız vb. Şikayet ediyorlar ancak polis de pek bir şey yapamıyor, banka hesaplarınızı kapatın, kimliklerinizi değiştirin, kredi kartlarınızı iptal edin demekten başka. Çünkü iletişim tek yönlü.
Bir başka aile Konya’da dolandırılıyor, pek çok yaşlı sürekli aranıp savcılık, polis tarafından arandığını sanarak dolandırılıyor.
Bunun yanında azınlıktaki pek çok zengin çocuğu, gece hayatında, sanal kumar sitelerinde para harcıyor. Türk Lirası nerelere gidiyor diye bakarken daha çok sanal paraya rastlıyoruz.
Bugünlerde market5 kasiyerleriyle sohbet ederseniz özellikle Antalya’da Türk halkı artık nakit para kullanamıyor, yalnız kredi kartlarıyla alışveriş yapıyor. Nakit para ülkemizde yaşayan yabancılar tarafından kullanılıyor tabi onların bir 200’lüğü bizim 39 200lüğümüz ediyor.
Neyse; bugünlerde Paramızın bu hızlı değer kaybı yalnızca alım gücünü düşürmekle kalmıyor, aynı zamanda toplumun psikolojik dayanıklılığını da zedeliyor. İnsanlar temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken gelecek planı yapamaz hale geliyor. Bugün bir lokantada ailece yemek yemek, sinemaya gitmek ya da bir tatil planı yapmak lüks haline geldi. Orta direk neredeyse yok oldu, toplum gittikçe iki kutba ayrılıyor: Geçim derdindeki çoğunluk ve ayrıcalıklı bir azınlık. Bu durum sosyal dengeleri bozarken, güven duygusunu ve toplumsal aidiyeti de aşındırıyor. Vatandaş banknotları değil, günü kurtarma telaşını sayıyor artık.
Türk Lirası'nın seyrüseferi yalnızca bir para biriminin değil, bir toplumun ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümünün de hikâyesidir. Bu hikâye bugün ekonomik gerçekliğimizin, fırsat eşitsizliğinin ve kırılganlaşan yaşam standartlarımızın aynasıdır. Para, artık sadece bir değişim aracı değil; insanların emeğinin, umudunun, hatta güvenliğinin temsili. Bu yüzden paramızın akıbeti sadece cebimizi değil, toplumsal vicdanı ve geleceği de doğrudan etkiliyor. Artık yalnızca rakamlar değil, yaşamlar da eriyor.
Bugün, 29 Mayıs 2025 itibarıyla Türkiye'de net asgari ücret 22.104,67 TL…
ABD Doları (USD): 1 USD ≈ 39,09 TL
Yani bir ay çalışıp sonra alabildiğimiz 22.104,67 TL ÷ 39,09 ≈ asgari ücretimiz 565,5 USD
1 AVRO ≈ 44,11 TL, o da 22.104,67 TL ÷ 44,11 ≈ 501,1 AVRO ediyor. . İşte ahvalimiz değerli okuyucular.
Bu da Basılı gazetede son yazımız oluyor. Ekonomik koşullar artık basılı gazetelerin de çıkmasına olanak veremez hale geldi. Tek tek kayıplar yaşıyoruz. İnternete Aktarılıyor tüm hayat. İnternette buluşmak üzere hoş çakalın.