Yıl 1992… CHP yeniden açılıyor. O günlerin heyecanını, umutlarını hâlâ dün gibi hatırlıyorum. Partimizin Antalya örgütünün kuruluşunda 11 numaralı kurucu üye olarak görev almıştım. O yıllarda gençlikten sorumlu il başkan yardımcısıydım. Henüz yeni doğan bir örgüt, kısıtlı imkânlarla, büyük bir idealin peşindeydik.

İşte o günlerde üç genç avukat, heyecanla örgüte destek vermek için geldiler: Mesut Kılcı, Erhan Turan ve Ümit Uysal. Ümit’in ışığını fark etmemek mümkün değildi. Düşüncelerini açıkça ifade eder, arkadaşlıklarına değer verir, ama en önemlisi işine büyük bir titizlikle odaklanırdı. Partinin gençlik örgütlenmesinde canla başla çalıştı. Dikkatleri üzerine çekmesi hiç de tesadüf değildi.

2001’de il başkanlığı seçimlerini kazandığında henüz genç bir liderdi. O dönem ben de kurultay delegesiydim. 2002 seçimlerinde birlikte görev yaptığımız seçim komitesi, tam 8 milletvekili kazandırdı. O günlerde bazıları Ümit’e inanmadı belki, ama ben hep inandım. Çünkü onun yüreğiyle, disipliniyle ve örgüte duyduğu inançla başaramayacağı hiçbir şey yoktu.

O geceyi hiç unutmam… Antalya’da seçimleri açık ara kazanmıştık ama Ümit sevincini yaşayamıyordu. Çünkü ülke genelinde CHP ikinci partiydi. Onun bu ülke sevgisini, partisinin geleceği için duyduğu sorumluluğu o gece hissettim.

2014 seçimlerinde, aday belirleme sürecinde birçok karmaşa yaşanıyordu. Ben o sırada ABD’deydim. Genel Merkez’e tek bir isim önerdim: “Aklın yolu birdir, o isim Ümit Uysal’dır” dedim. Çünkü o, CHP’nin ta kendisiydi. Seçimi kazandı.

2019 seçimlerinde ise yeniden seçim komitesinde birlikte çalıştık. O dönemde artık CHP ile Ümit Uysal’ı birbirinden ayırmak mümkün değildi. Her mahallede, her sokakta, partinin ruhu onun enerjisiyle bütünleşmişti. CHP deyince Ümit Uysal, Ümit Uysal deyince CHP anlaşılıyordu.

2024 seçimlerinde de meclis grubunda onun yanında yer aldım. Sahada gördüğüm tablo çok netti: Girdiğim her evde, uğradığım her iş yerinde, her toplantıda Muratpaşa halkı “Ümit” diyordu. Ve nitekim %65 gibi rekor bir oranla seçimi kazandı.

Bugün bazı çevreler, yaşanan iletişim sıkıntılarını bahane ederek sanki CHP ile Ümit Uysal arasında bir ayrışma varmış gibi göstermeye çalışıyor. Bu, olsa olsa bir aymazlıktır. Ümit Uysal’ı partisine ihanetle suçlayanlar, kendi siyasi geçmişlerine baksınlar. Eğer “hain” sözcüğünü birilerine yakıştırmak istiyorlarsa, o sözü önce kendilerine iade ederim.

CHP demek Ümit Uysal demektir. CHP’nin içinden Ümit Uysal’ı çıkarırsanız, geriye eksik kalır. Ben, onun partisi için verdiği mücadelelerin, yaptığı fedakârlıkların canlı tanığıyım. Hiç kimse Ümit Uysal’ın partililiğini tartışamaz. Hele siyasete bir şekilde bulaşmış, kendini bilmezler hiç tartışmasın.

Ümit Uysal bu partinin inançla, emekle yoğrulmuş evladıdır. Ve ben, dostu olarak, o ışığın sönmeyeceğine yürekten inanıyorum.