Yapay zekâ artık her yerde. Ama ben bu tartışmaya biraz geriden bakıyorum.
Teknolojiye hayran olmak kolay. Asıl zor olan, sahada gerçekten neyi değiştirdiğini görmek.
Benim meselem de bu zaten.
Sürdürülebilirlik uzun süre iyi niyet cümleleriyle yürüdü. Şimdi ilk kez o cümlelerin yerini planlar, tablolar ve hesaplar almaya başladı. Bu değişimde yapay zekânın payı büyük. Ama hâlâ temel bir yanılgı var: Yapay zekâyı yalnızca bir yazılım, bir otomasyon, bir hızlandırıcı sanıyoruz.
Asıl fark orada değil.
Çevresel riskleri olduktan sonra değil, olmadan önce görebilmekte.
Kısacası mesele toparlamak değil.
Öngörmek.
Sezgi Yetmediğinde Devreye Giren Şey
İklim, su, toprak, hava ve insan etkisi artık tek tek ele alınabilecek başlıklar değil. Hepsi birbirine bağlı, hepsi değişken. Uzun süre sezgiyle idare etmeye çalıştık. Açık konuşalım, pek iyi gitmedi.
Yapay zekâ tam bu noktada anlam kazanıyor.
Uydu görüntüleri, sensör verileri, geçmiş iklim kayıtları, anlık ölçümler…
Tek tek bakıldığında gürültü.
Birlikte okunduğunda ise tablo netleşiyor.
Burada romantik bir teknoloji anlatısı yok.
Sadece gerçeklik var.
Afetler: Kriz Anı Değil, Öncesi
Yapay zekâ destekli iklim modelleri bugün kuraklık, sel ve aşırı hava olaylarını eskisine göre çok daha isabetli tahmin edebiliyor. Bu, afet yönetimini kriz anı refleksinden çıkarıp önleyici planlama seviyesine taşıyor.
Bu fark küçük değil.
Bazen bir karar.
Bazen birkaç saat.
Bazen hiç yaşanmayan bir felaket.
Kirlilik: Fark Edildiğinde Çok Geç Olmadan
Hava, su ve toprak kirliliği çoğu zaman fark edildiğinde iş işten geçmiş oluyor. Yapay zekâ, anlık verileri analiz ederek kirliliğin nerede ve nasıl oluştuğunu gösterebiliyor. Denetimler rapor sayfalarında değil, sahada karşılık buluyor.
Çevre politikalarının asıl ihtiyacı da bu zaten.
Uygulanabilirlik.
Kaynak Yönetimi: Söylem Değil, Hesap
Sürdürülebilirlik güzel cümlelerle olmuyor. Kaynağı doğru yönetemiyorsan, en çevreci söylem bile havada kalıyor. Yapay zekânın gerçekten fark yarattığı alanlardan biri tam olarak burası.
Akıllı enerji şebekeleri, tüketimi gerçek zamanlı analiz ederek enerjinin ne zaman ve ne kadar gerektiğini hesaplayabiliyor. Yenilenebilir kaynakların dalgalı yapısı bu sayede daha dengeli yönetiliyor.
Sonuç net.
Daha az kayıp.
Daha az fosil yakıt bağımlılığı.
Tarımda Veriyle Karar Alma
Tarımda yıllarca aynı refleksle hareket ettik.
Her parsele aynı su.
Aynı gübre.
Bu model artık sürdürülebilir değil.
Yapay zekâ destekli sistemler toprağın gerçekten neye ihtiyacı olduğunu söylüyor. Çiftçi sezgiyle değil, veriyle hareket ediyor.
Bu hem maliyeti düşürüyor…
Hem de çevresel yükü.
Döngüsel Ekonomi: İyi Niyet Yetmiyor
Geri dönüşüm tesislerinde kullanılan yapay zekâ tabanlı görüntü tanıma sistemleri, atıkları insan gücünden çok daha hızlı ve doğru ayırabiliyor. Döngüsel ekonomi böyle kâğıt üzerinde kalmıyor.
İyi niyet yerini doğru hesaplara bırakıyor.
Bence olması gereken de bu.
Şehirler, Doğa ve Görünmeyeni Görmek
Sürdürülebilirlik yalnızca doğada kazanılmıyor.
Şehirde de kaybediliyor.
Yapay zekâ, nesli tehlike altındaki türlerin hareketlerini izleyerek biyoçeşitlilik kaybının nedenlerini daha net ortaya koyabiliyor. Rastgele değil, hedefe yönelik koruma mümkün hâle geliyor.
Akıllı şehirlerde ise binaların ısıtma, soğutma ve aydınlatma sistemleri optimize edildikçe karbon ayak izi ciddi biçimde azalıyor.
Küçük ayarlar.
Büyük sonuçlar.
Çünkü şehirler büyük organizmalar.
Durduğum Yer Net
Burada özellikle duruyorum.
Yapay zekâyı ne körü körüne yüceltmekten yanayım,
ne de tamamen karşısında durmaktan.
Bu teknolojinin kendi enerji maliyeti var. Veri merkezleri, altyapılar, tüketim… Doğru etikle ve doğru stratejiyle kullanılmazsa kazandığını geri alabilir.
Asıl mesele teknoloji değil.
Onu kim, nasıl ve ne amaçla kullandığı.
Doğru kullanıldığında yapay zekâ, daha dengeli, daha dirençli ve daha sürdürülebilir bir gelecek için elimizdeki en güçlü araçlardan biri.
Belki de son gerçek şans.
Çünkü zamanımız yok.