Son olaylar gösterdi ki, futbolumuz yönetim zaafiyetlerinden ötürü sıkıntılar yaşamakta! Geçen haftalarda Pafos ile Monaco arasında oynanan Şampiyonlar Ligi maçını izlemiştim.
Mücadelesinden ötürü Güney Kıbrıs takımını alkışlamıştım.
Yeter ki, iste!
Bir kulüp ya da ülke futbolu aşama kaydedebiliyor...
Gazetelerde bir haber okudum o günlerde...
150 bin nüfuslu Orta Amerika ülkesi Curaçao Dünya Kupası'nda boy gösterecek diye manşete çekilmişti.
Benzer binlerce örneği bulabiliriz...
Yaptığı işi ciddiye alan ve çok çalışan, bir kişi, bir kulüp ya da bir ülke başarıyı mutlaka yakalıyor...
Türk futbolunun inişli çıkışlı hali hepimizi rahatsız ediyor kuşkusuz!
Ülkemizde çok sevilen ve en fazla oynanan oyunu tutku ile bağlı olanlar bile beğenmiyor artık!
Çağa uygun ve yakışan ülkelerin oynadığı futbolu keyifle izliyoruz.
Maalesef bizde oynanan futbolu, yavan, temposuz, özetle kalitesiz buluyoruz. Acımasız da eleştiriyoruz.
Gerçeklerle yüzleşememek en büyük sorun bence.
Para ve ayni (giydirme, yedirme, içirme vb. şekilde yardım etme) yöntemleri tercih ederek futbol yolculuğumuzu sürdürüyoruz.
Vallahi hiçbir kurumun düzey kazanmaya, bir başka deyişle level atlamaya yönelik, girişimi de, çabası da yok!
Varsa da göstermelik...
Neden bu satırı yazmak zorunda kaldım?
Bir asrı aşan bir süredir ülkemizde futbol oynanmakta...
Avrupa'da, Afrika'da, Asya'da birçok ülke, futbollarının gelişimi için çalışıp çabalıyor.
Altyapıya önem veriyor, uluslararası düzeyde oyuncu yetiştiriyor. Büyük küçük tüm organizasyonlara katılım şartlarına uyum sağlıyor, başarılara adeta abone oluyor...
Dünya Kupaları'na, Şampiyonlar Ligi'ne, katılmak için planlı, programlı hedef belirleyen, istikrarlı kalmayı düşünen ve olağanüstü mücadeleler veren ülkeler gitmekte!
Bu işi, çağdaş kriterlere uyumlu, koşulları, harfiyen uygulayarak yapan ve asla bilimden uzaklaşmayan ülkeler, çok çalışarak abonman kartına sahipmişçesine her dev turnuvaya ya da büyük lige katılıyor.
Dünyanın en cezbedici oyunu Futbol...
Yeryüzünde bizim kadar, göbek kordonundan girip kana, iliğe futbol tutkusu bulaşan bir başka ülke var mıdır, bilmiyorum?
Meşin top sayesinde iskeletinin dikleştiğini sanan, futbolla adeta şifa bulduğunu zanneden birçok futbol hastamız var...
Evine ekmek götürmeye ayırdığı parasını, maç bileti almak için kullanan çok fazla sayıda futbol düşkünü yaşıyor topraklarımızda...
Neredeyse ölecek, kulüp rengine aşık çocuklar, gençler, yetişkinler...
Aklı selim sahibi olsaydık, düzenli ve düzeyli çalışabilseydik yerimiz bu olmazdı...
90 milyona yakın nüfuslu Türkiye’miz ki Almanya ve diğer ülkelerde yaşayan yurttaşlarımızla 100'ü geçiyoruz" dünya klasmanında yirmialtıncılıktan çık yukarılarda olurduk.
Yöneticiler hala bülbül gibi şakıyorlar...
Ancak: kaliteli örnekleri göremeyecek kadar körler, yankılanan sesleri işitemeyecek derecede sağırlar...
Sizlere;
1973 yılının mayıs ayından bir yazı sundum.
O günlerde futbolumuzda kirli işler olmuş mu?
Yaşandı maalesef!
Beş yıl bile geçmeden,
1977-1978 sezonunda yaşanan bir çirkin futbol maçını ve alınan kararı yazdım.
Yaşanan olayı değerlendirdiniz...
Sizler, düşündünüz, yorumladınız!
Futbolumuz yerinde mi sayıyor, seviye mi kat ediyor?
Temiz eller, masaya yumruk vurabilecek mi, pırıl pırıl beyinler, yarınlarımızı düşünerek kararlar alabilecek mi?
Tertemiz ayaklar, kafalar, eller meşin yuvarlağı koruyabilecek mi?
Futbolu kirli emellerine alet etmeye çalışanlara dur diyebilecek miyiz?
Sağlıklı ve esen kalın...