Eve geldiğinizde şöyle bir oturup, dışarının gerginliğini, iş gününün yorgunluğunu atmak istiyor insan.
Eğer bir kadınsanız ve evde sizin dışınızda çocuklar, eşiniz ve bir de yaşlı ve bakıma muhtaç ebeveyniniz varsa vay halinize.
Ülkemiz yaşlanan nüfusun bu kadar hızlı artabileceği konusunda pek endişe etmeyip, gerekli sosyal düzenlemeleri hayata geçiremeyince yaşlı bakımı aileden bireylere ya da yetişkin çocukların üzerine kalmış durumda.
Antalya’da ya da büyükşehirlerin herhangi birinde yaşlı bakım yurtları hem yetersiz, hem de özeller oldukça pahalı. 4 kişilik bir bakım yurdunda aylık 30 bin TL’nin altında oda bulamazsınız.
Hadi yurda vermeyelim, bakıcı tutalım derseniz ayda bin 200 Dolar’dan kapı açıyor bakıcılar. Çoğu yabancı onlarda da Türk bulmak zor. Çoğu yatılı kalmak istiyor, haftada bir gün izin istiyor.
Devlet yurtlarında hem yer yok, hem de aynı şehirde kalması zor. Bir de geliri olmaması gerekiyor, dul yetim aylığı 13 bin alan da, üzerinde her hangi bir mal varlığı olan da kalamıyor Devlet yurtlarında.
Neyse aileden biri üstleniyor çoğunlukla bu bakımı. Yaşlandıkça insan, hareket güçlüğü de çekiyorsa daha kaprisli, daha anlayışsız oluyor. Hayatınızı ebeveyninize adıyorsunuz. Dışarıdan ah ne vefalı anaya, babaya bakıyor deniyor ancak gerçekten büyük özveri ve sabır istiyor bu bakım.
Yaşlı eşlerden biri vefat edip diğeri kaldıysa bu işler çoğunlukla kız çocuğa kalıyor.
Yemeği, banyosu, öz bakımı, sosyal ihtiyaçları, gezmesi derken eğer birey engelsizse idare edilebiliyor.
Evdeki gençler ve çocuklarla olan kuşak çatışması da ruhsal gerilimleri de cabası. Arada kalan kız evlat kendi çocuğuna mı hak versin, evin yaşlısına mı derken işler sarpa sarıyor.
Yaşlı yürüme zorluğu çekiyorsa, öyle ya ülkemizde diz sorunları çok fazla, ya da demans başlamışsa yalnız bırakma gibi bir lüksünüz de olmuyor. 24 saat hizmet vermek göz önünde tutmak zorundasınız.
Engelli raporunuz yüzde 90ın altındaysa engelli sosyal tesisinden faydalanamıyorsunuz. Araç alamıyorsunuz. Yaşlıyla beraber eve kapanıyorsunuz.
Evde sağlık hizmeti almak da o kadar kolay değil. Her dakika ambulans çağıramazsınız. Engelli önceliği var deniyor ancak engelli kartıyla gidip her yere kayıt yaptırmazsanız kimsenin bu engelden haberi olmuyor, oysaki dijital dünyada yaşıyoruz, tüm bilgilerimiz dolandırıcıların elinde bile mevcutken devletin birimleri sizden habersiz nedense.
Evin temizlenmesi, en az iki öğün yemek yapılması, çamaşır, ütü, ev düzeni, yatak yorgan bakımı, yazlık kışlık değişimi, mutfak alışverişi, çalışıyorsanız iş hayatınız bütün bunların üzerine çocuklar ve eşinizin istekleri derken yaşlılık kapıya dayanmak üzereyken bir de ebeveyn bakımı kadınların sabrını zorluyor.
Çok çocuklu bir aileniz varsa bu bakım evler arasında dönüşümlü, yaşlının bir evlattan diğerine yıl içinde paylaşılan zamanlarda taşınmasıyla ilerliyor.
Yaşlıyı kaybedince de suçluluk duygusuyla boğuşan yine çoğunlukla bakımı üstlenen kız çocuğa kalıyor. Yeterince ilgilenemedim mi, sabır gösteremedim mi derken zaten kendisi de yaşlılığın eşiğine gelmiş oluyor.
Neyse Sosyal Devlet olarak yaşlılarımızın kaliteli zaman geçireceği, engellilerin sorun yaşamadan kendi yaşamlarını, sosyal hayatlarını düzenleyen yeni yasalara ve düzenlemelere ihtiyacımız var.
Emekli kahvelerine gidemeyenler, yaşlı evlerine ulaşamayanlar, bakıma muhtaç olanlar ne yapmalı.
Onun için el bebek gül bebek büyüttüğümüz evlatlara yük olmamak için şimdiden önlem almalıyız.
60 yaş sonrası huzurevlerine başvurmalı, sağlıklı beslenip, spor yapmalıyız. Yaşam kalitemizi yükseltmeliyiz. Sosyal hayatımız hareketlenmeli yaşamdan kopmamalıyız.
Ama hangi parayla derseniz emekli maaşlarıyla olacak gibi değil.