Ümit Uysal, 1992 Eylül’ünde yeniden açılan CHP’ye katıldığında 22 yaşındaydı. Genç bir hukukçuydu. 31 yaşında Antalya İl Başkanı seçildi. 44’ünde Muratpaşa Belediye Başkanı seçildiğinde, artık başka bir sahada siyaset yapıyordu.

Bugün CHP’de 33’üncü yılını tamamlamış bir siyasi aktörden bahsediyoruz.

CHP, siyasal iletişimden örgüt yapısına, aday belirleme süreçlerinden kurultay dinamiklerine kadar geniş bir alanda tartışmalar içindeyken Uysal’dan Eylül 2024’te ilk müdahale geldi. “Amasız fakatsız tam demokratik CHP, tam demokratik Türkiye” başlığıyla CHP’nin Tüzük Kurultayı’na öneri paketi sundu.

Uysal, CHP’nin siyaset yapma biçimini değiştirmeyi hedefliyordu.

CHP’nin iktidar yürüyüşünde ihtiyaç duyduğu dönüşümün kurumsal bir çerçevesi olarak okunabilecek bu önerilerle Uysal, karar alma sürecinin çoğulculaşmasını, politika üretiminin kurumsallaşmasını, temsilin sembolik olmaktan çıkarılmasını istiyordu.

Ancak 123 delegenin imzasıyla kurultay gündemine alınan bu öneriler oylamada reddedildi.

Buna rağmen Uysal’ın müdahalesi partide bir zemin yarattı.

Ardından 26 Eylül 2024 tarihli açıklaması, iktidar vizyonunun genişlediğinin göstergesi oldu.

“Gerçekleşemeyen toplumsal mutabakatı gerçekleştirmek, Anadolu’nun bütün potansiyelini ayağa kaldırmak, Cumhurbaşkanı adayımızı seçtirmek, Türkiye’mizi yeniden inşa etmek üzere 32 yıllık siyasi tecrübemi partimin hizmetine sunuyorum.”

Nihayetinde 4 Nisan’da CHP Genel Başkan adaylığını ilan etti.

Adaylık açıklamasında Anadolu’nun bütün potansiyelini ayağa kaldırmaktan CHP’nin olağanüstü süreçleri demokratik teamüllerden ödün vermeden yönetmesi gerekliliğinden ve Türkiye’nin kurucu değerleri üzerinden yeniden inşa etmekten bahsediyordu.

O nedenle açıklamanın başlığı da ‘Birleşe birleşe kazanacağız’ olarak seçildi.

Uysal’ın müdahalesi o nedenle bir parti içi muhalefet değil parti içine ve topluma iktidar vizyonu sunan bir müdahaleydi.

Burada Uysal’ın, Ekim 2024’te yayımlanan 21. Yüzyılda Yeniden Cumhuriyet kitabı, ideolojik zemini anlamak açısından önemlidir. Kitap, yalnızca cumhuriyet tarihine dönük bir hatırlatma değil aynı zamanda kurucu değerlerin çağdaş siyasetle nasıl yeniden yorumlanabileceğine dair bir yol haritası niteliğinde.

Özgür Özel liderliğindeki CHP, özellikle Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından muhalefetle muhalif toplum bütünleşmesini sağlamış görünüyor. Başarılı addedilen bu dönemde CHP toplumsal muhalefetin taşıyıcısı haline dönüştü. Üstten, kibirli bir iktidar dili yerine taleplere karşılık veren, eylem çeşitliliği sunan bir CHP var.

Ama CHP’ye bu yetmez. İktidar için daha fazlası, daha fazlasının da bir çerçevesi olmalı.

Uysal’a yönelik eleştiriler de yoğun. Zamanlamasının yanlış olduğu, CHP’nin yükselişe geçtiği bir dönemde bu çıkışın gereksiz olduğu, hatta kişisel kariyer açısından riskli olduğu dile getiriliyor.

Ama siyaset bazen kısa vadede anlaşılmayan adımlarla ilerler. Ama tarih, neyin “erken” neyin “zamanında” olduğunu çoğu zaman sonradan yazar.