Antalya'da yaz, malumunuz, bitmek bilmeyen bir hikaye. Sıcak, nemli, bunaltıcı... Hal böyle olunca, her an aklımızda o tek düşünce var: "Keşke şu anda bir havuzda olsaydım." Oysa ne yazık ki, çoğu apartman dairesinde yaşayan bizler için bu sadece bir hayal.

Gelin hayal edelim;

Gün ortası oluyor, dışarıdaki sıcaklık 40 dereceyi gösteriyor. İşten eve geldiniz, ter içindesiniz. Duş alsanız bile o sıcaklık hissi geçmiyor. Ama eğer evimizin altında bir havuz olsa, iş çıkışı kendimizi doğrudan oraya atardık. Birkaç kulaç atsak, o sıcaklık hissi anında yok olurdu. O birikmiş yorgunluk, o stres, o gerginlik... hepsi suyun içinde eriyip giderdi.

Akşam saatleri... Ailecek yemek yiyorsunuz. Yemekten sonra "Ne yapsak?" sorusu geliyor. Normalde ya televizyon izlenir ya da balkon keyfi yapılır. Ama hayalimizdeki sitede, tüm aile fertleriyle havuz başında toplanırdık. Çocuklar havuzda oynarken, biz de etrafındaki şezlonglarda oturur, sohbet ederdik. Komşularla bir araya gelir, günün yorgunluğunu hep birlikte atardık. Sosyal hayatımız da canlanırdı.

Bu havuz hayali, sadece bir lüks değil, bence bir ihtiyaç. Antalya'da yaz, neredeyse 7 ay sürüyor. Bu kadar uzun bir dönemde sürekli klimaların altında yaşamak yerine, suyla temas etmek hem ruhumuza hem de bedenimize iyi gelirdi. Havuzlar, adeta şehrin ortasında birer vaha gibi olurdu.

Ayrıca bu, site sakinleri arasında bir bağ da oluştururdu. Havuz başında yapılan sohbetler, tanışmalar, komşuluk ilişkilerini güçlendirirdi. "Havuzda görüşürüz!" demek, apartman kapısından geçerken sadece bir tebessümden daha fazlası olurdu.

Ne diyelim, belki bir gün bu hayalimiz gerçek olur. Antalya'da her evin, her apartmanın bir havuzu olur. Ve biz de yazın bitmeyen sıcaklarıyla bu kadar mücadele etmek zorunda kalmayız. O zamana kadar, denize gitme hayalleri kurmaya ve klimanın altında oturmaya devam…