Bazıları her ortamda “Biz şöyleydik, böyleydik, şimdiki gençler çok sorumsuz, saygısız, duyarsız…“ demeyi alışkanlık haline getirdiler. Oysa 1000 yıl önce Kutadgu Bilig’de, 2500 yıl önce Platon’da aynı söylemler vardır.

Bizim kuşakların modern toplum kurallarına göre yetiştiğini, oysa Z Kuşağı’nın Postmodern dünyanın ortasına doğduklarını ve bizlerden çok daha gelişmiş bir form olduklarını belirtmek istiyorum. Bilgisayarın ve hızla gelişen teknolojinin analitik ve asimetrik bakış açısı geliştirdiğini, onların bizimle aynı yaşlardayken bizden çok daha ileride olduklarını kabul etmeliyiz. Z Kuşağı’nın bizden çok daha fazlasını bildiklerinden ve bizlerin şimdiki halimizden bile daha olgun olduklarından eminim. Ve onlara saygı duyuyorum.

Onlar bizlerden hiç bir şey istemiyorlar, beklemiyorlar. Onlar sadece gelişmiş ülkelerdeki akranları gibi yaşamak istiyorlar. Yaşamı keşfetmek istiyorlar. Mutlu olmak istiyorlar. Çok da sabırlılar. En büyük güçleri de bu. Bu yüzden onların çok büyük bir iş başaracaklarını düşünüyorum.

Antik çağlar, eski devirler, ortaçağ karanlığı, sanayi devrimi, modern dünya,.. derken postmodernin göbeğine doğan bu gençler insanlığı ‘Bilgi Çağı’na taşıyacaklar. Sonrasında Alfa Kuşağı’nı yetiştirip ‘dijital dünya insanı, üst insan’ adına ne derseniz deyin yeni bir insan formuna “İnsan 3.0”a taşıyacaklar bizleri.

Nereden çıkarıyorsun bütün bunları, diye soranlar olacaktır.

Düşünsenize, bizim ayakkabımızı bağlamayı bilmediğimiz yaşlarda bu çocuklar bilgisayarda oyun oynayarak çiftlik kurmayı, üretim yapmayı, işçi çalıştırmayı öğrendiler. İş kurdular, yönettiler, para kazandılar. Rekabeti öğrendiler. Devlet kurdular, diğer devletleri ele geçirdiler, savaşlar yaptılar bilgisayar ekranında. Uzayda koloniler kurdular. Öte evrenlere macera yolculuklarına çıktılar. Farklı yaşam formlarını, farklı boyutları keşfettiler. Bütün bunlar aslında çok büyük bir kavrayış yeteneği kazandırdı Z Kuşağı’na.

Oyunlarda bol bol operasyon yaptılar, vurdular, vuruldular. Birbirlerini kurtardılar. Tıbbi müdahale yaptılar. Bazen oyun ile gerçek yaşamı birbirine karıştırdılar. Arka koltuktan “Baba şu yoldan geçenlere çarp puan toplayalım. Hızlı çarp, kanlı olsun daha çok puan kazanalım.” diye seslenen 4-5 yaşındaki çocukları bilirsiniz.

Üstüne, Survivor gibi yarışmaları izleyerek; insan bedeninin sınırları nasıl zorlanır, zor şartlarda nasıl hayatta kalınır, gördüler. Distopik, ütopik, post-apokaliptik dönem filmleri izleyerek büyüdüler.

Darbeleri gördüler, savaşları gördüler, pandemiyi yaşadılar. Ailede ve okullarda öğrettiklerimizden çok daha fazlasını biliyorlar.

Yıllardır dünyadaki despot yönetimlerin yaptıklarını izleyerek acımasızlığı, umursamazlığı, pervasızlığı öğrendiler. Kendileri almazlarsa kimsenin onlara bir şey vermeyeceğini biliyorlar.

Tercihlerimizle, kararlarımızla, seçimlerimizle onların yaşamlarını mahvettik ve geleceğe dair umutlarını bitirdik. Onlar yine de bizlere karşı ne saygısız davranıyorlar ne de tahammülsüzlük gösteriyorlar.

Ülkemizde son günlerde yaşanan anti demokratik üzücü olaylar karşısında başlarını kaldırdılar. Herkesin şaşkın bakışları arasında sorumluluk aldılar. “Hey orada dur!” dediler bir anlamda. Gördünüz değil mi Z Kuşağını? Daha çok göreceksiniz.

Çünkü onlara 30 yıl önce alınmış bir diplomanın iptal edilmesini anlatamazsınız. Siyasi rakibin hapse atılmasını, sınırların korunmayıp her gelenin ülkeye doldurulmasını anlatamazsınız. Orman yangınlarına müdahale edecek uçaklarımızın olmadığını, depremde interneti kesmeyi anlatamazsınız. Suçlulara hiçbir şey yapılmayıp twit atanların şafak operasyonlarıyla gözaltına alınmasına sinirlenirler. İngiliz, Fransız, Rus vardır; Türk yoktur, siz Türkiyelisiniz derseniz sizden nefret ederler.

Emekliye açlık sınırının altında maaş verilmesini saçmalık olarak görürler. Gazetecilerin tutuklanmasını, Anayasanın orta yerde çiğnenmesini kabullenmezler. Propaganda yemezler. Uzun uzun sizi dinlemezler. Çünkü aceleleri var. İçlerinde fırtınalar kopmasına rağmen yine de sakin kalabiliyorlar. Burada sakin güç var ve ilk defa sokağa çıktılar. İnisiyatifi ele alabilme olasılığını gördüler.

Durmayacaklar. Z Kuşağı’nı daha fazla üzmeyin. Her yanlışınızda daha da çoğalacaklar.

Yetmiş seksen yaşlarında koltuklara ve makam arabalarına yapışanların devri geçti artık. Z Kuşağı’na bırakıp gitmeliler. Bu gençler insanlığı ve dünyadaki yaşamı daha güvenli ve daha huzurlu bir boyuta taşıyacaklar. Ben her zaman onlara güvendim. Sayelerinde umutluyum. Sağlıcakla…