Antalya'ya ilk geldiğimde, "Güneşin batışı ne kadar farklı olabilir ki?" diye içimden geçirdim. Ama Kaleiçi Yat Limanı'nda bir banka çöktüğüm o ilk akşam, yanıldığımı anladım. O eski teknelerin ve tarihi surların üzerinden süzülen kızıl ve altın sarısı tonlar. Sanki gökyüzü, günün tüm yorgunluğunu atmam için özel, dramatik bir gösteri sunuyordu. O an, o manzarayı ilk kez gören şanslı bir gezgin gibi hissettim, sanki bütün o güzellik sırf benim için oradaydı.

Tatilimin en huzur dolu anı şüphesiz Olympos Plajı'nda yaşandı. Orman ve antik kent kalıntılarının hemen yanındaki bu plajda her şey yavaşladı, sessizleşti. Kumsala oturdum. Güneş, dağların arkasına doğru süzülürken turuncu, pembe ve morun en sakin halleri gökyüzünü kapladı. Bu sadece bir manzara değildi, aradığım Akdeniz ruhunun tam kalbiydi. O an düşündüm: "İşte bu, zihnimin ihtiyacı olan mola."

Daha dramatik, daha heybetli bir vedaya tanıklık etmek için Lara Falezleri'ne gittim. O dik kayalıkların kenarından Akdeniz'e baktığınızda hissettiğiniz şey sonsuzluktu. Güneş, o uçsuz bucaksız denizin içine dalıyor gibiydi ve manzara o kadar genişti ki, fotoğraf çekmeyi unuttum. Sadece orada durdum, derin bir nefes aldım. O sonsuz mavilik ve batan güneşin turuncusu, zihnimdeki karmaşayı birkaç dakikalığına da olsa tamamen sildi. Gerçekten nefes kesici bir deneyimdi.

Şehrin enerjisini kaybetmeden o büyüyü yakalamak istediğimde, Konyaaltı Sahili'nin neden bu kadar popüler olduğunu anladım. Güneş, hemen batıdaki heybetli Beydağları'nın silüetine çarpıp yavaşça kayboluyor. Bu, sadece Akdeniz'e özgü bir veda şekli. Sahildeki insanlar, koşucular, bisikletliler... Hepsi o an durup gökyüzüne bakıyor. Şehrin bu ortak dinginlik anına şahit olmak, bir turist olarak buranın yaşam ritmini en samimi haliyle hissetmemi sağladı.

Bu gezi bittiğinde aklımda kalacaklar listesinde en üst sıralarda o görkemli plajlar değil, bu gün batımları olacak. Her akşam yaşadığım o anlık huzur, o şaşkınlık hissi. Antalya, bana sadece bir tatil değil, aynı zamanda ruhumu dinlendiren doğal bir görsel terapi sundu. Her gün batımıyla birlikte içime yayılan o hafif hüzün ve ertesi günün heyecanı, burayı benim için gerçekten unutulmaz kıldı. Gözlerimi kapattığımda o renkleri tekrar görebiliyorum ve sanırım bu, bir turistin bir şehre verebileceği en büyük iltifat.

Yani işin kısacası gün batımı Antalya'da izlemek gerek dostlar...