“Gazi” unvanı sosyal medya içeriği değil; gerçek bir savaş görmüş, mücadele etmiş insanlara verilen, ağır bir devlet onurudur.

Bu ülkede bazı tartışmalar vardır; ciddiyet iddiasıyla ortaya çıkar ama daha ilk cümlesinde kendini ele verir.
İşte bunlardan biri de Galip İlhaner’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hem Gazi unvanı hem de Atatürk soyadı verilmesini önerdiği çıkışı tam olarak bu kategoriye giriyor.
Vallahi şaka gibi...
Güler misin, ağlar mısın?
Bazen insan düşünmeden edemiyor:
Biz gerçekten 2025’te yaşayan bir ülke miyiz, yoksa tarihî unvan tombalası oynayan bir dernek üyesi miyiz?
Dahası mevzuattan bile haberi yok bu kalemşorun
Atatürk soyadı, kanunla, tek bir kişiye, tarihi bir dönemin bağlamında verilmiştir.
Bu kararın sebebi basit bir “ünvan atama” değil; Bir Ulusun Kurucusuna saygıdır.
Bunu bugün sıradan bir köşe yazısıyla “yeniden dağıtılabilir” hale getirmeye çalışmak, hukuki ciddiyete değil, siyasal fanatikliğe hizmet eder.
“Gazi” unvanı ise sosyal medya içeriği değil; gerçek bir savaş görmüş, mücadele etmiş insanlara verilen, ağır bir devlet onurudur.
Yani Türkçesi: mesele taraf tutmak değil; Devlet hafızasının fiyatını düşürmeme meselesidir.
Tarihi esnetme merakı
15 Temmuz bir darbeydi, evet. Halk sokağa çıktı, insanlar hayatını kaybetti, büyük bir travma yaşandı.
Ama İlhaner’in cümlesindeki gibi:
“Türkiye’yi işgalden kurtaran tek kişi” dediğiniz anda, hem toplumsal iradeyi silmiş oluyorsunuz hem de tarih yazımını kişisel sadakat alanına çekmiş olursunuz.
Bana göre bu yaklaşım, demokrasi kültürüne hizmet etmez; tam tersine, lideri kutsallaştırıp siyaseti gerçeklikten koparır.
Ve tarihle en çok oynayanların tarihi en az anlayanlar olduğu gerçeği yine kendini göstermiş olur.
Unvanlar böyle dağıtılacaksa...
Bu mantıkla gidersek yarın şunları da duyarız:
— “Birilerine Fatih unvanı da verilsin, çünkü çok açılış yaptı.”
— “Yavuz’u da ekleyelim, köprüyle uyumlu olur.”
— “Kanuni de yakışır, sonuçta ülkeye çok kararname çıktı.”
Hatta daha ileri gidip şöyle bir Bakanlık bile kurulabilir: “Tarihi Unvanları Güncelleme Başkanlığı”
Logo: Altın varak.
Görev: Gerektikçe tarihten unvan çekip günümüz siyasetçilerine zimmetlemek.
Vallahi oldu. Yakıştı da...
Bu kadar dert varken ülke gündeminin bu kadar hızlı karikatürize olması gerçekten çok acı.
Tarih övgüyle değil, gerçeklerle yazılır...
Gelelim asıl konumuza. Bir siyasetçiyi desteklemek isteyen destekler, karşı çıkan karşı çıkar.
Bu bir demokrasidir.
Ama tarihteki en büyük isimlerden birinin soyadını günümüz siyasi iklimine göre yeniden dağıtmaya kalkmak…
Bu artık tartışma değil; aklın sınırlarını zorlayan bir propagandan başka bir şey değildir.
Ve işin en acı tarafı, bu tip söylemler Erdoğan’a da iyilik yapmıyor.
Aksine, gerçek başarılarını gölgeleyip onu abartılı bir mitolojiye hapsetmektir.
Tarihî unvanlar, politik sevgi kırıntılarıyla değil; tarihî gerçeklikle verilir. Bu ülkede herkesin bir unvanı olabilir ama "Tarihin Atatürk’ü birdir."
Ve hiç kimse bir köşe yazısıyla tarihin kapısını aralama hadsizliğini gösteremez.