Küresel sıcaklık artışından dünya etkilenmekte! Ülkemiz de en şiddetli haliyle yaşıyor maalesef!

Her gün, birkaç ay öncesine göre çok daha büyük sorun ve sıkıntı dolu haberleri duymaktayız.

Şiddetini yükselten ve sürekli alanını genişleten, çok canımızı yakan ve hepimizi dehşete düşüren, hava, su ve iklim felaketleri ile karşı karşıyayız...

Ne yazık ki bu mevsimlerde afetleri peşi sıra izliyoruz...

Bazı yuvaları direk etkiliyor.

Birçok insan gibi bizde uzak uzak gözyaşı döküyoruz.

Gönül alırcasına dil kullanarak, "ateş düştüğü yeri yakar" diyerek de geçiştiriyoruz.

Meteorolojik olaylar, yeryüzünü yerle bir eden, haritaları değiştiren deprem, heyelan gibi afetler kuşkusuz tarihe not olarak kazınıyor.

Acı ama gerçek, yaşadıklarımızın sonuçlarını ödüyoruz ve tedbir almadan da yolumuza devam ediyoruz.

İnsanımız, duyarsız mı umarsız mı?

Yangınlardan dersler çıkarıyor muyuz?

Ne gibi önlemler almaktayız?

Otobüsler, Mahalleler, Evler, Oteller ve Ormanlar yanıyor. Cayır cayır hem de!

Ormanlarımız, şehirden şehre atlayarak yanmakta!

"Turizm ve konut alanı açmak için mi yakılıyor acaba?"

Sorusunu yöneltenlerin sayısı oldukça fazla!

İçinde tüm endemik olan, olmayan canlı alemini barındıran, ekolojik dengeyi sağlayan, koruyan canlılar "bitkiler, hayvanlar" yok oluyor.

Denizlerimiz salya sümük ağlıyor adeta!

Ne balık kalacak, ne deniz bitkisi ya da yosun böyle giderse...

Tarım alanları ve zeytinlikler, maden aramaları için, hem de yasası çıkartılarak izinli ve tapulu hale getirildi.

İtirazlara, protestolara, direnişlere inat HES'ler, nükleer enerji santralleri yapılıyor.

Denizler, göller, ırmaklar, çaylar, dereler kirlilikten nasibini alıyor...

Güçlünün kuvvetlinin, ellerine, kollarına teslim oluyor doğa ve üzerinde nefes alanların tamamı...

Her tarafından su fışkıran bu bereketli topraklarda, sel ya da su baskını adıyla felaketler yaşanmakta.

Fırtına, yoğun yağmur, kar, tipi, yıldırım düşmesi ve çığ da iniyor yükseklerden üzerimize hem de delicesine...

İnsan ihmalinin, maalesef vurdumduymazlığın bedellerini ödüyoruz.

Madenlerimizde yaşananlar, otoyol ve raylar üzerinde ulaşımımızı sağlayan taşıt ve trenlerdeki trafik kazaları da cabası...

Mukaddes askerlik hizmetini yapan evlatlarımızın eğitim zayiatı gibi kabullenen kanıksanır hale gelen şahadetleri de yürek yakıyor...

Arz talep dengesi, algı yöntemleri ile sağlanıyor artık!

Havadan, sudan konuları, eşsiz yaratıcılığımızla buluyor, gazetelere yazı yazıyoruz. Pervasızca konuşuyor sözüm ona etik sayıp kaleme aldığımızı da okuyoruz.

Stüdyolara doluşuyor, ekranlardan izleyenlere ağız dolusu bağırıyor, saldırıyoruz.

Hem terörsüzlüğe adım atarak Barış diyoruz, hem de savaş kehanetlerinden bahisle, savunma sanayimizi geliştirdiğimize dair örnekler sunuyoruz. Arada da beka diye ses yükseltiyoruz.

Evreni, canlı cansız tüm değerleriyle korumak zorundayız...

Sağlıklı ve esen kalın...