Sonunda beklenen an geldi! Takvim yaprakları eylül ayını gösterdiğinde, denizciler için yeni bir umut, balık tutkunları içinse lezzet dolu bir mevsim başlıyor: Balık avı sezonu…
Denizin o bitmek bilmeyen maviliğinden sofralarımıza uzanan bu bereketli yolculuk, sadece bir beslenme döngüsü değil, aynı zamanda kültürel bir miras ve sağlık dolu bir hediyedir. Tezgâhlar palamutla, lüferle, istavritle şenleniyor; mutfaklar mis gibi balık kokusuyla doluyor. Bu coşku, sadece balıkçıları değil, hepimizi kucaklıyor.
Balık sezonunun açılışı, adeta doğanın bizlere sunduğu bir ziyafet davetidir. Kışa hazırlık niteliğinde olan bu dönemde, balıklar en lezzetli, en yağlı ve en faydalı hallerine ulaşırlar. Sofrada taze bir balığın olması, o günün yemeğini adeta bir şölene dönüştürür. Izgarada, tavada, fırında veya buğulama... Her biri farklı bir lezzet şöleni sunar. Bu mevsim, balık yemeyi sevenler için kaçırılmaması gereken bir fırsattır.
Balığın faydaları saymakla bitmez. En bilinen faydası, içerdiği, ‘Omega-3 yağ asitleri’dir. Bu mucizevi asitler, özellikle beyin ve kalp sağlığı için hayati önem taşır. Beyin fonksiyonlarını destekleyerek hafızayı güçlendirir, odaklanmayı artırır ve bunama riskini azaltır. Çocukların zihinsel gelişimi için ise Omega-3, olmazsa olmazlardandır.
Kalp sağlığına iyi geliyor, kötü kolesterolü düşürüyor. İyi kolesterolü artırıyor. Felç riskini azaltır, kalp krizini azaltır. Balık zaten başlı başına bir mükemmel bir protein kaynağı. Bedeni onarır, geliştirir.
Balık sadece iç sağlığımıza değil, dış görünüşümüze de olumlu katkılar sağlar. Kemik ve diş sağlığı için de balık birebirdir. Göz sağlığımız için de balık vazgeçilmezdir. Balıkta bulunan yağ asitleri, göz retinasının sağlığını korur ve yaşa bağlı görme bozukluklarını önleme de tam bir doktor gibi… Ruha iyi geliyor, bağışıklık sistemini destekliyor.
Bu kadar faydası olan bir besin için, “bol bol balık yiyelim” çağrısı yapmak hiç de abartılı olmaz. Balık avı sezonunun açılışıyla tezgâhlara gelen bu taptaze lezzetleri kaçırmayalım derim!