Şarkılar vardır...
Kimisi bahar yelleri estirir. Çok uzaklarda olanı dizimizin dibine getirir.
Anılar bir kez daha yaşanır dinlerken...
Bazısı ise gurbetin acı yanını anlatır, hislenir yürek...
Kimi zaman gülümseriz,
kimi zaman ağlarız şarkı sözleri ile...
Bazen duygulu olumlu hatıralar doldurur içimizi, mutlu umutlu geçiririz saatleri...
Bazen de elemi, hüznü yaşatır, içindeki her şey ve herkes, yabancı gibi sunulur bizlere...
Hasret her iki halde de doruklara çıkarır insanoğlunu... Sözü kadar ezgisi de dalgalandırır durgun yürekleri...
Gurbette yaşamaya başlayan, ilk günlerde çok zorlanır. Alışamadıysa daha zor gelir hayat ona...
Bir an önce sayılı günlerin bitmesini istercesine, davranışa zorlar insan kendini...
Ve günler geçer gider.
Bittiği gün yeni bir özlemi yaşamaya başlarız.
Gurbet ellerde yaşam sürdüren dostlara, özlem çeken tüm canlara Allah'ım kolaylık versin...
Almanya'da son günüm...
Günlerdir hafif hafif yağan yağmur kesildi, gri ve puslu hava gitti.
Masmavi bir gökyüzünün altında şu anda Dortmund...
Torunu ve evlatları görmeye gelmiştim. İkinci hafta dolmadan döneceğim.
Sokağa üç dört kez çıkabildik.
Bir kez orman içinde gezdik.
Bir kez de şehir turu yaptık. Koca bir mağazadan torunuma oyuncak almak için gittik kent merkezine.
Maalesef beş gündür torunumun tadı yok...
El ağız ayak rahatsızlığı nedeniyle biraz ateşi oluyor, iştahsızlık yaşıyor. Vücudunun her yanı kırmızı kırmızı kabarcıklarla boyandı adeta!
Ailemizin doktorlarına danıştık...
Geçecek inşallah...
Yabancılık çekmediğim bir ülke Almanya...
Uzun yıllardır gelir dönerim…
Buradayken özlem sarıyor yüreğimi, titriyor bedenim...
Ayrılırken de düğümleniyor boğazım.
Gurbeti bir tuhaf ve etkileyici hissediyorum...
Saatlerce, kilometrelerce uzakta olan ailesinden, sevdiklerinden bahsederken duygulananlara şapka çıkarmamak mümkün mü?
Hem gurbeti tüm ağırlığını hissederek yaşayacaksın, hem de uyum sorunu çekmeden yaşam sürdüreceksin...
Almanya'da yavrumla vakit geçirdim. Uyuduğu zamanda gözlerimi yumdum, bu zorluğun hayalini kurdum.
Antalya'daki canlara, tanıdıklara da gittim geldim. Sokak sokak, gezdiğim her yere girdim çıktım. Yetmedi, annemi, babamı da ziyaret ettim. Kardeşlerime ve çocuklarına, elim sende oynarmışcasına dokundum. Çocukluk arkadaşlarımı buldum, oyunlar oynadım, olgun sohbetlerimizi hatırladım…
Gözlerimi açtığımda da, burada olup da yaşayanların gerçekleri ile yüzleştim.
50 yıl önce dostluğumuzun başladığı, Ankara'da Spor Akademili yıllarımızda binlerce anı biriktirdiğimiz kardeşim Sabri ziyarete geldi. Kırk beş yıldır Münster'de yaşıyor. Bir Alman gibi çalışıyor, yiyor, içiyor...
Çocuk büyüttü şimdi de torun seviyor.
Buluştuk, sarıldık birbirimize.
Başka diyarda özlem giderdik...
Epey eski yeni konu bulduk...
O da katkı koydu düşüncelerime!
Vatanında değilsin, dil kendi dilin değil, çevrendeki insanlar sana da, kültürüne de uzak, yani el...
Bu durum hatırı sayılı etki bırakıyor tabi ki...
Vallahi dokundu bana söyledikleri...
Gurbet o kadar acı ki/ Ne varsa içinde şarkısını okuduk birlikte...
Mukayese etmiyorum. Kıskanmıyorum da!
Burada yaşayanlar bize göre çok huzurlular...
Temiz her taraf, inanın her canlı tüm canlı cansız alemine saygın bakıyor. Her türlüsü koruma altında da tutuluyor sanki!
Denetim var ancak önce her birey kendinden sorumlu ve otokontrol alanları geniş, ülkenin konforlu yaşamına zarar vermeme üzerine de yapılanmış ve bilinç kültürü yerleşik hale gelmiş...
Gurbeti yaşarken, özlem çekerken çok şeyi düşündüm ve kendimi sorguladım.
Zorluklara rağmen umudunu hiç yitirmeyen, her sabahı zinde karşılayan, her gün yepyeni bir mücadeleye girişen, yabancılar arasında kendi sesini duymaya çalışan tüm insanları gönülden alkışlıyorum.
Tanyolaç yine bir öykü yazmış diyen çıkabilir!
Köşe yazımın okunması için bir çeşni katayım...
Antalya'yı çok özledim...
Sağlıklı ve esen kalın...