Merhaba… Sıcakların farkında mısınız? Ya da çığırından çıktığı için alıştınız mı bu hale? Bundan böyle her yılın ağustosu gelecekteki ağustoslara göre en soğuk ağustos olacak… Söylemesi bile kulağa tuhaf geliyor.

“Susuz Yaz” filmini duymuşsunuzdur. Duymayanlara hatırlatmış olayım, siz internetten araştırırsınız. 1963 yapımı bu filmde hikâye İzmir'in Bademler köyünde geçer. Dokuz ayda yapılan bu film susuzluk ve kadınsızlık temasını işler. Tabi benim konum susuzluk. Sosyolojik bir olayı “yalnız insan” dramıyla işleyen filmde çiftçi Osman, arazisinde çıkan suyu kendi başına sahiplenmek ister, ancak suya ihtiyaçları olan diğer köylüleri karşısına alır.

Medyada başlıklar şöyleydi bir süredir... “Beyşehir Gölü vefat etti, Türkiye’nin başı sağ olsun”. Konya ve Isparta sınırlarında yer alan Beyşehir Gölü'nde su seviyesi ciddi şekilde azaldı. Şu an bazı yerlerde 1500 metreye kadar su çekilmiş durumda, yürü yürü bitmiyor. Bu alanlar kara parçası haline gelmiş vaziyette. Artık suya ulaşılamayacak derece çekildi.
Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olarak bilinen ve 656 kilometrekarelik yüzölçümüyle hem Çarşamba Çayı üzerinden Konya Ovası’nın sulanmasına katkı sağlayan hem de 400’ün üzerinde balıkçıya geçim imkânı sunan Beyşehir Gölü, iklim değişikliği ve bilinçsiz tarımsal sulamalar nedeniyle ciddi tehlike altında. Su seviyesindeki düşüş sebebiyle gölde turistik tekne turlarının bile yapılamaması söz konusu. Balıkçılık zaten kısıtlandı. Çekilen alanlarda artık büyükbaş hayvanların otlatılabiliyor. Bayağı bir şekil değiştirmekten bahsediyorum.

Gölde balıkçılık neredeyse imkânsız hale geldi. Göl otlanmış ve bataklığa dönüşmüş bir halde olduğu için ağ sermeyi de güçleştiriyor. Balıkçılar için Beyşehir Gölü’nün bittiği söyleniyor. Tarım sulamaları da yapılamıyor. Sadece içme suyu olarak kullanım devam ediyor. Fakat önümüzdeki dönemlerde musluklardan bataklık suyu akarsa lütfen şaşırmayın.
Önce Akşehir Gölü, ardından Beyşehir Gölü. Burdur Gölü de umarım sırada değildir. Ki önlem alamazsak onu da kaybedeceğiz. Eğirdir’de başka sorunlar. Kirlilik için daha yeni yeni adımlar atılıyor.

Geçtiğimiz günlerde Ulusal Su Kurulunun gündemi kuraklık idi. Risk altındaki göller, Su ve Taşkın Kanunları masaya yatırıldı. Kuraklık riski altındaki Akşehir(bitti), Eber, Manyas, İznik, Burdur, Bafa, Beyşehir ve Tuz gölleri için hazırlanan eylem planları, kurula sunuldu. Neler olacak göreceğiz.

İklim değişikliği en çok su kaynaklarını tehdit ederken, Türkiye’de kuraklık, çölleşme riski de her geçen yıl artıyor, sıcaklıklar rekor üstüne rekor kırıyor başta da bahsettiğimiz gibi.

Umut var mı derseniz… Biz böyle gidersek yok. “Susuz Yaz”lar “Susuz Yıllar” ve hatta “Susuz Gelecek” olma yolunda. Endişe mi etmeye başladınız? Edin…

Sağlıcakla ve sağduyuyla kalın, sevgiler…