Merhaba,
Tebriz’den İsfahan’a uzanan 12 saatlik zor yolculuğun sonunda ulaştığımız kültür ve sanat kenti İsfahan’da tarihin içinde yaşamaya, geçmişe dokunmaya ve hafızamızı anılarla doldurmaya devam ettik. Merkezde bulunan otelimizden şehrin her bir yanına rahatlıkla ve uygun bir fiyatla ulaşmanın keyfi ise gezgin ruhlarımız için mutluluktu.
İran hemen şurada komşu kapısı olsa da her zaman çay içmeye gideceğimiz bir yer olmadığından gezimiz boyunca az uyuyarak bolca gezdik. Safevi ve Selçuklu dönemlerinin başkenti olan İsfahan tarihten yansıyan güzellikleriyle bizi büyülemeye devam ederken Vank Katedrali’ne, namı diğer Aziz Rahibeler Kilisesi’ne doğru yola çıktık.
Sıcak hava, kum rengi evler, ağaçlı sokaklar, klimasız ama ucuz taksi derken her zaman olduğu gibi karmaşık bir trafikle vardık Vank Katedrali’ne… Daha dışarıdan bakarken içeride neler vardır kim bilir diye düşündüren ihtişamlı mimarinin kapısında bilet kuyruğu vardı. En çok buna sevindim biliyor musunuz, herkes kendi kültürünü tekrar tekrar öğrenmek ve gezmek için tarihi bir yolculuk yapıyor İran’da. Vize ve ambargolarından dolayı çok turist gelemeyen ülkenin insanı tarihine sahip çıkıyor. Ben bazen Antalya’da arkadaşlara müzeyi gezdiniz mi diye sorduğumda genel olarak aldığım cevap yok gezmedim oluyor. O yüzden gezeni bol tarihi mekanların olması beni çok sevindirdi.
Vank Katedrali’nin büyük kapsından içeri girdiğimizde kapının üzerinde göğe yükselen saat kulesinde zaman 17.40’ı gösteriyordu. Nereden mi biliyorum arkadaşımdan bu anı unutmamak için fotoğraf çekmesini istemiştim çünkü. İçeri girdiğimizde saatlerce gezeceğimiz bir tarihin içinde önce nereden başlasak diye düşünürken tarih bizi sol tarafta ki müzeye davet etti sanki. Ne iyi etmiş çünkü önce nerede olduğumuzu anlamanın en iyi anlatıcısıydı küçük müze.
Yüz binlerce İran’lı Ermeni tarafından 1664 yılları sonlarında yapımı tamamlanan katedralin dış yapısı modern tuğla işçiliği ile yapılmış. Dışarıdan bakıldığında oldukça sade görünen katedrale dahil bazı binalar ne yazık ki idari işler için kullanıldığından kapalı. Ve ülke genelinde yapılan elektrik kesintisi yüzünden müzeyi gezmek neredeyse imkansız. Ama biz tüm bu imkansızlıklara rağmen bir daha ne zaman gezeceğimizi bilemediğimiz müzeyi ter içinde hafızalarımıza almayı başardık.
Kapıdan girince avlunun sol yanında duran devasa çan kulesi ve avluda bulunan mezarların yanı sıra bir de kütüphanesi var bu muhteşem binanın. Katedral insanın görsel hafızasını zorlayacak kadar inanılmaz. İnce freskler, çini işçiliği, yaldızlı oymalar ve tavandan yere uzanan resimler. İçeride sessiz ve tarihi bir serinlik var. Köşede sohbet eden din adamları ve anıları fotoğraflayan insanlar. Garip bir huzur içinde avluya çıkarken artık akşam serinliğiyle daha yaşanabilir hale gelen İsfahan!
Yeni Culfa mahallesinde tarihin en büyük tanığı olarak dimdik ayakta duran Vank Katedrali’nden ayrılmak bizim için çok zor oldu. Her bir taşa dokunmak ve tüm yaşananları öğrenmek için neler yapmazdık ama saatler gitme vaktiydi artık. Son ziyaretçilerini de uğurlayan kocaman kapı yavaş yavaş kapandı.
Katedralin bulunduğu mahalle o kadar güzel ki arkadaşımın dediği gibi Antalya Kaleiçi’ni hissettiren bir dokusu var. Sanat malzemeleri satan dükkanlar, hediyelik eşya dükkanları, kafeler ile dolu sokaklar. Her yer cıvıl cıvıl. Katedralin hemen karşısında ki havuzun yanında sohbet eden gençler…
İran’da yaşadığım 20 gün boyunca sadece iki kentini gezebildim. Çünkü inanamayacağınız bir kültür hazinesine sahip. Bu yolculukta bana rehberlik eden arkadaşım, sanatçı dostum Mina Golzar’a ve tüm ailesine, İran’da bize sevgiyle kucak açan herkese teşekkürlerimle.
Uzun soluklu gezi anılarımdan arada bir kısa notlar yine aktarırım ama yeniden Antalya’ya Kaleiçi’ne dönme, fark edilmeyeni görünür yapma zamanı. Eğer bir şeyleri sorgulayacak kimse kalmazsa bilin ki sorgulanacak bir şeyde kalmamıştır.
Yarın yeni güne gökkuşağı gibi başlayalım. Etrafımızda gülen yüzleriyle dostlarımız, mis gibi balkonları şenlendiren çiçeklerimizle başlayalım güne. Hayatımızın her gününü yeni doğmuş bir çocuğun pırıl pırıl ve meraklı bakışları ile yeniden şekillendirmek dileğiyle…
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…