Senin için ne zaman neyin daha iyi olacağını bilemezsin. Zaten bu durum hem senin için hem de etkileşim alanın için belirsizdir. Bunu seçmek ya da planlamak olasılık dışıdır.
Bugün bir yerdesin. Bir ülkede, bir konumda, bir evdesin. Belirli bir yaşam biçimine dahilsin. Belirli olanakları kullanıyorsun. Belirli bir sağlık standardın var. Belirli bir gelirin var. İşin, ailen ve çevren var. Alışkanlıkların, egon, korkuların var. Diğerlerinden farklı olanakların var. Korumak ve geliştirmek zorunda olduğun bir statün var. Hedeflerin, hayallerin ve planların var.
Peki bütün bunların bir saniye sonra halen var olacağının garantisi var mı?
Belki sen işyerinde hararetli bir şekilde çalışırken evin yanıyor. Belki arabanı çalmakla meşgul bir hırsız var. Ailen tehlike altında belki. Belki de seni görevden aldıklarına dair elektronik posta mesajı mesaj kutuna düşmek üzere. Bütün birikimini hisselerine yatırdığın şirket biraz önce iflasını açıklamak için kameralar karşısına geçti bile…
Bir başka açıdan bakacak olursak, bunların tam tersinin de gerçekleşebileceğini kabul etmemiz gerekir.
Terfi elektronik postası önüne düşmek üzere. Kızının okul birincisi olduğu haberi sana sürpriz olarak akşam yemeğinde söylenecek ve bunun için evde hazırlık yapılıyor. Belki de evinin hemen önünden metro geçeceği haberiyle evinin değeri iki katına çıktı. Bir yakının hastalıktan kurtuldu ve iyileşti. Yatırım yaptığın şirket yeni bir icat yaptığını duyurmak üzere…
Yaşama bakarken ya tamamen dikey olumsuzluklar ya da tamamen dikey olumlu gelişmeler arama yanılgısı içinde olduğumuzu düşünüyorum.
Belki de doğrusu budur.
Oysa, evrende hiçbir şey hep aynı yönde gitmez. Bazen yukarıya, bazen aşağıya ya da sağa, sola, geriye doğru hareket eder. Çevredeki değişkenler bunu belirler. Isı, ışık, hava akımları, kütle çekimi, insan etkisi birçok şeyi etkiler. Yönünü değiştirir ve farklı konumlara doğru çekiştirir durur.
Bu durum, canlıların ve cansızların seçeneksizliklerinden başka bir şey değildir.
Bu yüzden sürekli doğrusallık ya da simetri arayamayız.
Örneğin, terfi ettiğini öğrendiğin sırada kızının okulda kavgaya karıştığını öğrenebilirsin. Evinin değerinin arttığını haberlerde izlerken aracının çalındığını da güvenlik görevlisinin telefonla haber vermesiyle öğrenebilirsin. Biraz sonra da torununun dünyaya geldiğini hastaneden gelen bir telefonla öğrenebilirsin…
Peki biz ne isteriz?
Sürekli iyilik, sağlık, mutluluk, zenginlik ve güç içinde yaşamak isteriz. Sürekli eğlence ve huzur isteriz. Yorulmadan daha az enerji harcayarak daha fazla kaynakları sömürmek isteriz.
Hep daha fazlasını, daha fazlasını...
Bak dostum!
Yaşam doğrusal değildir. Asimetrik durumlar normallerimizdir. Öngörülemezlik yaşamın ta kendisidir ve büyüsü de buradadır. Her şey her zaman iyiye gitse çok mu mutlu olurduk sanıyorsun? O zaman iyinin, güzelin değerini bilebilir miydik?
Hayır. Bence hiçbir şeyin değerini bilemezdik. Öngörülemezlik, kontrolsüzlük ve bilinemezlik hep birlikte çalışarak, bize yaşamın anlamını farkedebilmemiz için fırsatlar sunuyor olabilirler.
Böylesi daha iyidir belki de…