Geçtiğimiz hafta içinde Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Sayın Ali Top Bey’den, Antalya Tarım Konseyi’nin (ATAK) hazırladığı yaş sebze ve meyve ticareti ile hal mevzuatı üzerine hazırlanmış raporu rica etmiştim. Sağ olsun, bir dakika bile geçmeden rapor telefonuma ulaştı. Kendisine bu hızlı dönüşü ve nazik ilgisi için teşekkür ederim.
Raporu okuduğumda, üzerine birkaç söz söyleme ihtiyacı hissettim. Oldukça kapsamlı olmasına rağmen sade, net ve anlaşılır bir dille kaleme alınmış. Sektörle ilgili herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir üslup kullanılmış. Hatta sektörle doğrudan ilgisi olmayan kişilerin bile zorlanmadan okuyabileceğini düşünüyorum.
Öncelikle ATAK çatısı altında yer alan tüm sivil toplum kuruluşlarına teşekkür etmek gerekir. Sivil toplumun, eğer doğru yönlendirilir ve etkin şekilde değerlendirilirse, ülke ekonomisi ve gelecek planlamasında ne kadar önemli bir rol oynayabileceği bu gibi çalışmalarla açıkça ortaya konuyor. Ancak ne yazık ki mevcut politik iklimde bu kuruluşların çoğu sadece "isteneni aktarsın" diye görülüyor. Bu yaklaşımın ne kadar yanlış olduğu da işte bu tür tarafsız ve çözüm odaklı raporlarla daha net anlaşılabiliyor.
Raporda en büyük emeğin Hal Komisyoncuları Derneği Başkanı Sayın Nevzat Akcan’a ait olduğunu tahmin ediyorum. Sektörün içinden gelen, hal esnafını temsil eden, yıllardır hal sistemindeki aksaklıkların giderilmesi için çaba harcayan bir isim olarak bu rapora katkısının büyük olduğuna inanıyorum.
Hal sistemi içerisinde yaşam bir kültürdür. Bu kültürün kendine özgü bir dili, dinamiği ve işleyişi vardır. Bu dili dışarıdan anlamak çoğu zaman zor olabilir. Bu nedenle sektörün içinden gelen kişilerin hazırladığı raporlar çok daha değerli ve gerçekçi olur.
Anladığım kadarıyla rapor Ticaret Bakanlığı’na sunulmuş durumda. Umarım dikkatle incelenir ve ATAK’ın sunduğu çözüm önerileri dikkate alınır. Eğer “Efendim bu işler sizin dediğiniz gibi olmaz, tüketici halleri farklı bir mantıkla işler” gibi yaklaşımlar sergilenirse, o zaman Türkiye’nin dört bir yanından benzer raporlar toplanarak ortak bir proje haline getirilip, kapsamlı bir yeniden yapılanmaya gidilmelidir.
Rapor dört ana başlık altında toplanmış:
Öncelikli Öneriler:
Mevzuata eklenmesi gereken maddelerden, kullanılacak araçların resmi kayıtlarına kadar pek çok konuya değinilmiş. Ben de bu başlığa ek olarak, hal sisteminde taşımacılık yapan araçların nakliye maliyetlerini azaltmak amacıyla ÖTV ve KDV’den muaf tutulması önerisini sunmak istiyorum.
Tespitler:
Sektörün geçmişten bugüne nasıl evrildiği, genel üretim ve satış yapısı gibi başlıklar net şekilde ortaya konmuş.
Sorunlar:
Bu bölüm belki biraz daha derinleştirilebilirdi. Ancak “öncelikle temel sorunları çözelim, diğerlerini zamanla hallederiz” şeklinde bir yaklaşım benimsenmiş olabilir. Türkiye şartlarında bu, oldukça makul bir stratejidir.
Çözüm Önerileri:
Sorun ve tespitlere uygun şekilde alternatif çözüm önerileri sunulmuş. Özellikle sistemin kayıt altına alınması ve tüm hallerin aynı altyapı üzerinden çalışması vurgulanmış. Bu oldukça kritik bir husus.
Ayrıca özellikle paketleme konusunda bir düşüncemi paylaşmak isterim:
Yapay zekânın kullanıldığı, tüm işlemlerin dijital olarak kayıt altına alındığı ve izlenebilirliğin neredeyse %100’e ulaştığı sistemlerin kurulması öncelik olmalıdır. Bu konuda çalışan genç girişimciler var ve bu alanda ürettikleri çözümler sektöre yeni bir soluk getirecek gibi görünüyor. Ürünün paketleme tesisine girdiği andan itibaren her aşaması kayıt altına alınarak son tüketiciye kadar takip edilebilir bir sistem kurulması sağlanabilir.
Son olarak, bu değerli raporu hazırlayan tüm sektör paydaşlarına içten teşekkürlerimi sunuyorum.