*“Ve kadınlar

bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen,
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen,
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız,
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki,
ve kara sabana koşulan, ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız.”
— Nazım Hikmet

Ne güzel anlatmış üstad Nazım kadınları bu şiirinde…

Kadınlar, her yerde; her ortamda çalışan, üreten ve başarıya ulaşan kişilerdir. Tarımda da öncelikli olarak çalışanlar her daim kadınlar olmamış mıdır?

Tarımda genellikle sabahın erken saatlerinde yola çıkılır. Dikimde, çapada, hasatta her zaman kadınlar vardır; geçmişten günümüze kadar hep böyle olmuştur.

Kimi evinin gündelik giderlerini karşılamak için çalışır, kimi çocuklarının eğitimini sürdürebilmesi için… Ama hep çalışırlar.

Antalya gibi, örtü altı tarımın; narın, elmanın ve narenciyenin yoğun olduğu bölgelerde, özellikle hasat döneminde çavuşlar kadınlardan oluşan ekipler kurarak iş yaparlar. Çalışacak insanları genelde eski model ve bazı bakımları eksik araçlarla, sabahın çok erken saatlerinde evlerinden alarak tarlalara götürürler. Araçta çoğu zaman kapasitesinden fazla insan bulunur.

Güneşin doğuşuyla başlayan iş, gün batımına kadar sürer. Yorulan bedenler, akşam olunca yorgun ve bitkin hâlde evlerine döner. Ve bu rutin, neredeyse her gün böyle devam eder.

Çavuşlar ödemeyi geciktirirse ya da hastalık gibi önemli bir neden varsa, bu düzen bozulur. Bir başka düzen dışına çıkma noktası ise hasat sırasında yaşanan kazalardır.

Ağaçtan düşme, en sık karşılaşılan kazalardandır ve çoğu zaman kırıklarla sonuçlanır. Günlük yevmiyesiyle kurduğu hayaller, bir anda hastane masrafları ve çalışamamaktan kaynaklı gelir kaybıyla sekteye uğrar.

Ancak en acı ve telafisi olmayan kazalar, yollarda yaşanır. Geçtiğimiz günlerde Anamur’da olduğu gibi… Bakımsız araçlarla çalışmaya giderken yaşanan bir kaza, yalnızca bir günü değil; bir hayatı, bir aileyi, hatta nesilleri etkileyen bir trajediye dönüşür. Hayallerin sonu, artık sadece bir ölüm haberiyle kalır geriye.

Bu kadınlar sadece tarlalarda değil, yaşamın her alanında var. Ama onların görünmeyen emeği, yeterince korunmayan hayatları artık görünür olmalı.

Denetimsizlik, güvencesizlik, ihmal... Bunlar kader değildir.
Kadın tarım işçileri için daha güvenli, daha adil, daha insanca çalışma koşulları sağlanmalıdır.