Merhaba,

Doğru bir şekilde fırlatıldığında havada dönme hareketi yaparak başlangıç noktasına geri dönen BUMERANG hakkında iki laf edelim belki aklımız başıma gelir diye düşündüm. Çünkü sadece bir avcı aleti olmayan bumerang felsefeden sosyolojiye, psikolojiden günlük hayatta yapılan sohbetlere konu olan bir araç.

Bumerang gibisin kardeşim sen de diyenden, hayatı bumerang gibi görenlere uzanan bir döngüde görevini yapan küçük avcı aleti ve en çok Avustralya’nın asıl sahipleri olan Aborijinler tarafından kullanılıyor. Aborijinlerin yanı sıra eski Mısır’lılar, Kuzey Amerika'daki Navajolar ve Hindistan’da bazı kabileler tarafından da silah olarak kullanılmış yassı, eğri bir sopa…

Bir Çift Yürek kitabında Amerikalı bir kadının Aborijinler eşliğinde, kabile halkının kendilerini adlandırdıkları şekliyle “Gerçek İnsanlarla” birlikte yaklaşık 4 ay süren ruhsal yolculuğu anlatılır. Uzun bir çöl yolculuğunda yanlarında hiçbir eşya taşımazlar, su bile. Çünkü ruhsal yolculuğun gerçek insanları doğayla bütünleşip neyi nerede bulacağını bilirler. Gerektiğinde avlanmak için bumerang yapar ağaç köklerinden, gerektiğinde su bulur çölün ortasında!

Kolayca bulabileceğiniz ansiklopedik bilgiler yazarak anlatmayacağım size bumerang kelimesini. Herkes elinin altında ki telefondan kolayca bulabilir bumerang neymiş, kimler kullanırmış asıl mesele günümüzde daha çok mecazi anlamda kullanılan bumerang!

Sosyal psikolojide aynı zamanda tepkisellik olarak bilinen bumerang etkisi! Bumerang gibisin sözünün tam günümüze oturmuş hali. Verdiğin tepki neyse aynısını yaşarsın! Yani sürekli şükür modunda kenarda oturup bekleyin, size taş atana susun ve birinin ona taş atmasını bekleyin demektir kısaca!

Hayat bumerang gibidir diyenler söylediğiniz sözcüklere düşüncelerinize dikkat edin. Ağzınızdan kelime olarak çıkan her şey döner dolaşır sizi bulur! Günümüzün yaşam koçları tarafından sosyal medyada görsellerle süslenip sürekli aklımıza aktarılan verilerden! Kısacası ağzından çıkanı kulağın duyusunun Aborijin versiyonu.

Yani gelelim asıl meseleye… Uzun yıllardır nefes alamadan yaşayan bedenlerimizden uçmasın, kaçmasın diye zorla tuttuğumuz ruhumuz artık kaçmak üzere. Mutsuz ve huzursuz bir dönemde neyle mücadele edeceğimizi bilmeden şaşırmış bir durumda yaşamaya çalışıyoruz. Ruhumuza bile sahip olma yetimizi kaybetmek üzereyken birçok sorunla aynı anda mücadele eden bir toplum haline geldik. Ev sahibi, elektrik, su, market masrafı, ulaşım, kıyafet ve hayatı anlamlandırmak için sosyalleşmenin bedelini ödeyemez hale geldik. Siyasetteki çürümüşlük yüzünden zengin bir ülkeyken fakirleştirildik. Topraklarımızın sata sata, ormanlarımızın yana yana, yeraltının kaza kaza bitmediği yerde doğduğumuz coğrafyada günümüz şartlarıyla şekillendirilmiş bir yaşam mücadelesinin içindeyiz. Tarihte meydanlarda kılıçla, kalkanla savaşanlar yaralanır, belki bir kere ölürdü biz her yeni güne ölümlerden ölüm beğenerek uyanıyoruz. Hatta eminim çoğumuz uyanmak istemiyoruz ama hayat işte devam ediyor uyanıyoruz aynı dertlere.

Hadi bumerang yap şu işi artık. Geleceğe dair ne güzel sözler söyledim, yazdım ve hatta resmini yaptım ama sanırım başkasının bumerang etkisi benim bumerang etkimi yok etti. Bumerang etkisini çoğaltmak için el birliği yapalım o zaman, güzel günler görebilmenin sözcüklerini yazalım her yere, ressamlar çizsin en güzel geleceği, çocuklar ölmesin dünyanın hiçbir yerinde, anneler ağlamasın bir köşede sessizce, herkes gezebilsin dünyayı, istediği gibi yaşasın herkes ama kimse kimseye karışmasın. Hadi bumerang seni geleceğe fırlatıyorum en iyi dileklerimle ama çabuk dön! Dön ki yaşamaya zaman kalsın. Hadi bumerang…

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…