Antalya’nın her yerinde hayvanlara büyük sevgi ve saygı vardır. Şahsen hayvanlara kıyamam, onlar doğanın ve bizim bir parçamız…
Hep derler ya ‘hayvan sevgisi bir başka…’ gerçekten de öyle, insan hayvan arasındaki o bağ bir başka, bir duygu. İçine girdikçe anlayabiliyorsun, o sevgiyi, sıcaklığı, hele de bir dostun varsa ayrı bir şey.
Onların dünyası öyle kolay ki… Bir su, bir öğün yemek, birazda sevgi hele bir de küçük bir oyun oldu mu tadından yenmez…
Hayvan dostu olanlar bilir, onların gözlerine baktığında orada yalnızca bir saf sevgi görürsünüz. Olduğunuz gibi sevilirsiniz, varlıklıymışsın, yoksulmuşsun, başarılıymışsın, başarısızmışsın fark etmez, o ‘sen varsan var’, sen yoksan onun için dünya yok demektir.
Bazen derler ya ‘köpekler ağlar mı, kediler hisseder mi?’ elbette hissederler, hem de çok fazla hissederler. Duygularımızı anlarlar, onların bir dokunuşu bir sesi, bize her şeyi anlatır. Bizi anlarlar.
Onlardan ne mi öğreniyoruz? Sadakat öğreniyoruz, affetmeyi öğreniyoruz, anı yaşamayı, sevmeyi, sarılmayı, koşulsuz sevilmeyi öğreniyoruz. Hatta bilmediğimiz birçok şeyi öğreniyoruz.
Elbette bu sevgi, beraberinde büyük bir sorumluluk da getiriyor. Onların beslenmeleri, sağlıkları, gezdirilmeleri, oyun gereksinimleri… Hepsi bizim için ayrı bir görev ancak inanın bu görevlerin karşılığı onların bize sıcacık sarılmalarında yatıyor.
İnsanlar kediler için ‘nankör’ derler ya, ben buna katılmıyorum. Kediler sahiplerini sever, onlarsız yapamazlar. Onların size bir can emaneti var, onu korumak da göreviniz.
O yüzden tüm hayvanların sevilmeye, sevgiye ihtiyacı vardır…
Unutmadan kapınızın önüne ‘bir su kap, bir öğün yemek’ koymayı unutmayın. Antalya’nın bu sıcaklarında çok iyi gelecekler…
İçinizdeki hayvan sevgisi hiç bitmesin a dostlar!