Antalya... Güneşin, denizin, kumun ve daha da önemlisi turistlerin şehri.

Her yaz sezonu geldiğinde “rekor” beklentileri havada uçuşur.

Şöyle bir bakıyoruz, rakamlar iyi gibi görünüyor. “4 milyona yaklaştık” diyorlar. Ama işin rengi biraz farklı...

Otel fiyatları uçmuş, turist başına harcama artmış.

Eğlence mekanları ve restorantlarda fiyatlar 4-5 kat uçmuş.

Dışarıdan bakınca “Türkiye artık ucuz tatil ülkesi değil” diyebiliriz. Ama gelin görün ki; bazı Avrupa ülkeleri için hâlâ en hesaplı destinasyonlardan biri.

Peki, bu yeni “pahalı tatil” imajı işe yaradı mı?

Bir yandan bazı yurt dışı sosyal medya fenomenleri Antalya’yı fena halde eleştiriyor.

Sokak röportajları, TikTok videoları, Twitter paylaşımları... “Pahalı, kötü hizmet, eski konsept” diyorlar. Haklılık payları var mı?

Bölgeye yatırım yapılıyor, ama hizmet kalitesinde sıkıntılar sürüyor.

Peki çözüm ne?

5 yıldızlı otel mi? Yoksa butik konsept mi? Dengeler oturtulmalı.
Olumsuz algıya karşı etkili tanıtım kampanyaları şart.
Antalya’nın en güçlü destinasyon olması için kalıcı önlemler alınmalı.

Sonuç?
Yaz sezonu başladığında umut hep büyük.

Ancak gerçekler ne yazık ki “güneşli” değil.