Merhaba,
Patlak lastikli araba gibi sağa sola çarparak ilerlediğimiz zamanlarda, eğitimden zerre pay alamamışlarla, aramıza göçmen, sığınmacı sıfatıyla girip sonradan Türk olduğunu zanneden, haddini bilmeden Atatürk’e hakaret edenlere çok sözüm var…
Heykel, put, tapmak, ayyaş, aslında o savaşları yapan başkasıydı cümleleri havada uçuşurken anladık ki sahte diplomalı tarih bilmez tarihçiler, gerçek tarihi değiştirmek için iş başında. Ve sığınmacı destekçileriyle maşallah, inşallah sözleriyle kafa karıştırmaya çalışıyorlar sürekli. Sadece o mu? Kendi inandığı siyasetçiye tapma üstü davranışlar sergileyip peygamber olarak niteleyenler, kendilerine özgürce konuşma hakkı tanıyan ve yasalarla haklarının korunmasını sağlayan Atatürk’e, ülkemizin kurucusuna ve ölümsüz tek liderimize ağza gelinmeyecek laflar edip duruyorlar. Aslında lafa bakacaksın laf mı, söylene bakacaksın adam mı ama yönü bozuk, rotası şaşmış düzende artık sinirlerimiz iyice bozuldu sanırım. Bu kadar saygısızlığa tahammülümüz kalmadığı, bu insanlara yasal prosedür uygulanmadığı için onlarda hakaretlerine hakaret ilave ederek her geçen gün biraz daha çirkinleşiyorlar yazımlarıyla…
Ben Osmanlı torunuyum diye başlayan cümlelerin çoğu Atatürk’e hakaretle son bulurken, bu yeni meslek üyesi troller ceza almadıklarından olsa gerek el altından çoğalıp duruyorlar. Ve tek bildikleri hakaret. Hey Osmanlı torunu sana iki çift lafım var. Osmanlı bir milletin adı değil, bir ailenin adıdır öncelikle. Ve bu aile Türk milletinin bir parçasıdır. Türkler Osmanlı ailesinin değil yani. Biraz oku sonra sağa sola yaz, yapıştır, yakıştır ve trol maaşın artsın! Bilgili trol ol yani…
Biz Atatürk’ü sevenlere ise yeni bir isim takmışlar son zamanlarda Heykelciler! Ne güzel sanatsal bir isim değil mi? Makarnacı olmaktan iyidir sanırım. O kadar karbonhidratla sadece yağın çoğalır, aklın değil. Ama heykel bir sanattır ve göz zevkine hitap eder. Tabii ki heykeli yapan heykeltıraş olacak, bilmem anlatabildim mi?
Sadece bizim değil tüm dünyanın saygı duyduğu tek lidere sahip olma guruyla yazıyorum bu kelimeleri, isterseniz sizde Google arama motoruna şu soruyu yazın ve o muhteşem yanıtı kendi gözlerinizle okuyun. Soru “Dünyada en çok heykeli olan insan kimdir?” Cevap “35 ülkede heykeli olan, 120 cadde ve 35 meydana adı verilen tek lider MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’tür.” Muhteşem bir cevap benim için, ötesi var mı?
Atatürk’ü bir Türk kadar seven ve lider olarak gurur duyan hangi ülkeler derseniz birkaç isim hemen yazayım. Şili/ Santiago, Meksika / Mexico City, Küba / Havana, Japonya / Wakayama, Azerbaycan / Bakü, ABD/ Washington, Kırgızistan/ Bişkek, Romanya / Bükreş, Avustralya / Albany, Macaristan / Budapeşte, Türkmenistan / Aşkabat bunlardan bazıları…
Türkiye’de yapılan ilk Mustafa Kemal Atatürk heykeli aynı zamanda anıt olarak da bilinen, 3 Ekim 1926 yılında dönemin belediye başkanı Şehremini Emin Erkul tarafından açılmış. Ve birebir ölçüleriyle yapılan ilk Atatürk heykeli ise ilk heykeltıraşımız Kenan Ali Yonguç tarafından 1929 yılında yapılmıştır.
1881 yılında hayata gözlerini açıp sadece mücadele vererek geçirdiği bir hayatın içine, özgürleşen bir halkın hikayesini de yerleştiren Atatürk 1938’de hayata veda ettiğinde yoktan var ettiği özgür bir ülke bıraktı arkasında. 57 yıllık ömrünün çoğunu asker olarak geçiren, ölümlerden dönen, okuyan, araştıran özgür ruhlu liderimiz bize veda ederken sanayileşen, laik bir ülke bıraktı ardında. Ve kurduğu partinin ilkelerinin yaşatılmasını istedi sadece. Bu 6 ilke Cumhuriyetçilik / Milliyetçilik / Halkçılık / Laiklik / Devletçilik / İnkilapçılık. Ve her Türk’ün sonuna kadar içinde hissetmesi ve yaşatması gereken 6 gerçeklik…
Bir heykel değil Atatürk ! Bir put hiç değil… Atatürk dünyada öldükten sonra kendi insanları tarafından yaşatılan tek lider, ölümsüzlüğü de işte bu nokta da! Atatürk’e söylediğiniz her kötü söz vatana söylenmiştir. Atatürk’e yaptığınız her hakaret onun evlatları olan bizlere söylenmiştir. O bir heykel değil herkesin olmak istediği ama asla olamayacağı tek liderdir.
Konuşacak iki sözünüz, yazacak iki bilgi dolu kelimeniz yoksa susmak, dinlemek gerekir diye düşünüyorum. Prof. Dr. İlber Ortaylı hocamızdan dinleyin nasıl Türk olunduğunu ve Türk olmanın bir ayrıcalık olduğunu. Okumak ve öğrenmek istemiyorsanız tarihin karanlıklarında cehalet içinde yok olun gidin! Biz Heykel-ci değiliz özgürlüğümüzü hediye eden liderine saygı duyan bir ırkız, ümmet değiliz!
Aydınlık yarınlarda yaşamak, ilkelerimize sahip çıkmak, vatan toprağının her bir parçasını başkasından sakınmak, özgürlüğümüzü bir barış güvercini gibi kollayıp, korumak, laik sistemimize uzanan elleri yok etmek, adaletin önünü açıp yeniden özgür bir ülke olmak dileğiyle…
Yarın yeni bir güne uyanalım, içinde sadece huzur olsun ve gidilecek yerler, yenecek yemeklerin listesini düşünelim sadece. Yeni güne kuş sesleriyle uyanalım, bahar olsun her yanımız, çiçek açsın her yer! Artık bu sözler hayal olmaktan çıkıp gerçek olsun. Güzel günler görelim hep birlikte…
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…