Merhaba,

Bir kent tıpkı insan gibi her şeyle beslenmeli diyerek başlamak istiyorum sözlerime. Denizin mavisinden sinemaya, tiyatronun keyfinden kelimelere uzanan şiir yolculuğuna ve derken restoran, kafe ve barlarda dost sohbetlerine. Kısacası yaşadığımız şehirle, bizi büyüten dünyayla bütünleşmenin en güzel ve anlamlı yolculuğu sanatın kentle bütünleşmiş hali olan festivaller. Antalya’nın sıcaktan yeni çıkmış ama hala nemden kurtulamamış havasında sadece nefes almanın insan olmaya yetmediği zamanlarda yaşadığımız kentin dokusuna rengarenk doku veren festival dönemindeyiz.

Geçenlerde alışveriş yapmak için girdiğim bir mağazada eli kolu şıkır şıkır altın dolu olan hanımlara neyin fiyatını sorsam sanki Galler’de yaşıyormuşuz gibi fiyat verdiklerini fark edince ülkemizde alım gücü epey düştü, zorlanıyoruz dediğimde o şıkır şıkır kollarından birini şöyle havada sallayarak “ Hani nerede? Herkes dışarıda yemek yiyor! Saçlar boyanmış, herkesin parası var ki rahat rahat geziyor “dedi bana! Öylece bir kalakaldım kısa süreliğine desem yalan olmaz. Kendisi oldukça rahat ama parası olmayanlar evde otursun, yürümesin, yaşamasın ve bence hatta ölsün diye bekleyenler grubundan. Yani paran yoksa sadece nefes alacaksın onlara göre. Elimdeki ürünleri sakince aldığım yere bırakarak şıkırdatamadığım kollarımı yukarı kaldırarak “anladım sizi, parası olmayan yaşamasın demek istiyorsunuz “ diyerek mağazadan çıktım. Bu örneği verme nedenimi anladığınızı düşünüyorum. Müzikle beslenen ruhumuz dost sohbetiyle şenlenir. TV ekranlarının kötücül ve yalan dolu sözcükleri bir kahkahayla yok olur, bir festival gelir kente her yer renklenir, coşar ve insan kendi bedenine sığmaz! Kısa bile sürse festival coşkusuyla yaşama tutunur. Yani yaşamak sürekli akıllarımıza empoze edilmeye çalışıldığı gibi sadece nefes almaktan ibaret değildir.

Antalya Muratpaşa Belediyesi’nin koordine ettiği Kaleiçi festivalinde 10. Yıl coşkusu 9/12 Ekim tarihleri arasında Kaleiçi sokakları ve mekanlarında sanatseverlerle buluşacak. Yani kentimiz yine cıvıl cıvıl olacak hem de bize dayatılan onlarca probleme rağmen. Biraz mutluluk hormonu üreteceğiz hep birlikte, şehirle bir atacak kalbimiz.

Bergama Kralı II. Attalos’un kente gelişi için yapılan muhteşem Üç Kapılar mimarisinden Osmanlı dönemine uzanan çizgide yer alan Kaleiçi sokakları yine farklı ülkelerden farklı renkleri ağırlayacak şehrin kalbinde. Ve hemen ardından bu yıl 62. düzenlenecek olan Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivaliyle devam edecek festival rüzgarı kentimizde.

10. Old Town / Kaleiçi Festivali’nde aynı zamanda Kaleiçi esnafını da destekleyen festivalimizde mekanların içi ve sokaklar resim sergileri, atölye çalışmalarıyla halkla bütünleşirken, mini konserlerle ruhumuz müzikle hayata kaldığı yerden devam edecek.

Yaklaşık 3,5 yıl önce özgür sanat anlayışıyla doğayla bütünleşen Bağımsız Sanat Hareketi’ni hayal edip sanat yolculuğuma gönüllü arkadaşlarımla birlikte çıktığımdan bugüne ülkemin ve kentimin festivallerinde yer almaktan duyduğum mutluluğu anlatamam size. Her bir sergi ve festival için ayrı projeler hazırlayarak çıktığım bu zor ama renkli sanat deneyiminde Kaleiçi Festivali için yine farklı sergiler ve atölyelerle sizlerle birlikte olacağız. Sizlerde festival zamanı sanatın kıyısında bile olsanız dostlarınızla kentin sokaklarında dolaşın, çocuklarınızı ve torunlarınızı sanatın kalbine getirin.

9/12 Ekim tarihlerini ajandanıza kentimizde festival var diyerek not etmeyi unutmadığınız gibi kendinize her gün şu sözü hatırlatın” BEN İNSANIM! GÜLMEYE, EĞLENMEYE, RENKLERE ve SANATA İHTİYACIM VAR !”

Dünyanın önünde eğildiği tek lider ATATÜRK’ün çocukları olarak, çevrenizdeki herkese Atamızın sanatla ilgili sözlerini hatırlatın ve unutturmayın. “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”

Renkli zamanlarda yaşayalım, kötünün yüzünü değil sözünü bile duymayalım. Çiçeklerle donatalım sokakları ve kalbimizi müziğin ritmiyle. Sadece nefes almak olmadığını hatırlayalım yaşamanın ve özgürlüğün herkese ait olduğunu asla unutmayalım. Bayram çocukları gibi giyinelim festivalimizde ve kentimizle bir bütün olalım…

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…