Merhaba,
Göbeklitepe’den henüz ayrılmış sonrasında Harran Kümbet Evleri’ni ziyaret etmiştik. Harran’a uzayan yol boyunca aklımda 12bin yıl öncesinden günümüze kalan taş bloklar ve tatlı bir fısıltıyla esen rüzgar vardı. Zaman o kadar çabuk geçiyor ki gezdim geldim gördüm ve bu satırları size evden yazıyorum şimdi. Zihnimse aynı yerlerde dolanıyor hala…
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi hakkında o kadar çok şey duydum ki görülecek listemdeydi doğal olarak. Hatta dostlarımdan biri Şanlıurfa Müzesi’ne hayran olacaksın demişti çok haklıymış gerçekten hayranlık ötesi bir duyguyla gezdim her bir karesini.
Ana girişten belliydi zaten, birazdan çok geniş bir alana yayılmış tarih gözlerimin önüne serilecekti. Ülkemizin en büyük müzesinin kapısından yerdeki okların yönlendirmesiyle başladı tarihin içine yolculuğum. İçinde 73.800 adet arkeolojik ve etnografik eser bulunan müzede 14 ayrı sergi salonu yer almakta. 33 canlandırma ise gerçek üstü! Neolitik Dönem eserleri açısından dünya müzeleri arasında yer alan bu önemli müzenin içinde Göbeklitepe’ye ait eserler ve heykeller de sergileniyordu. Göbeklitepe’nin izleriyle yeniden buluşmak benim için çok heyecan vericiydi.
Tunç ve Demir çağlarından tarihi eserlerin yanı sıra dünyanın bilinen en eski heykeli Balıklıgöl Heykeli’yle sessizce selamlaşmak ve içsel bir merhaba demek harikaydı. Nevali Çori’ye ait eserler ise inanılmazdı! Nevali Çori, Şanlıurfa ilimizde Orta Fırat kıyısındaki en erken Neolotik yerleşim yeri…
Zaman sanki uçup gidiyordu Mardin’e uzanan uzun yol yüzünden hızlıca hafızama almaya çalıştım arkeoloji müzesinin salonlarını ve söz verdim tarihin sessiz tanıklarına yeniden gelip uzun uzun izleyeceğim hepinizi!
Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nin hemen yanı başında ki Haleplibahçe Mozaik Müzesi ise tam bir görsel sunum. Şanlıurfa Belediyesi’nin alt yapı çalışmaları sırasında ortaya çıkan mozaiklerin bulunduğu alan Roma villalarını içine alacak şekilde inşa edilmiş. Mozaiklerde Amazon kadınlarının av sahneleri, bazı kişiler ve hayvanlar tasvir edilmiş. Savaşçı Amazon Kraliçelerinin anlatıldığı mozaikler dünyanın ilk örneklerinden olup mozaik sanatında kullanılan Fırat Nehri’nin taşlarından yapılmasına uzanan süreçte dünyanın en kıymetli mozaikleri arasında. Haleplibahçe Mozaik Müzesi’nin geniş sergileme alanında gözlerim hayranlıkla her bir köşeyi hafızasına almaya çalışırken yoruldu desem yeridir. İnanılmaz bir deneyimin içinde tarihle iç içe olmak! Savaşçı Amazon Kraliçelerine mozaik sanatının derinliklerinde bakmak ve Akhilleus, Ktisis, Orfeus mozaiklerinde bir dönemi izlemek…
Şanlıurfa’da gidip Balıklıgöl’e uğramamak olur mu? Amazon kadınlarına, dönemin zenginlerinin villalarının muhteşem mozaiklerine veda ederek, rivayete göre Hz. İbrahim’in mucize yaşadığı Balıkgöl’e çevirdik rotamızı.
Hafta içi olmasına rağmen inanılmaz bir kalabalığın içinde göle ulaşmaya çalışırken yanımızdan geçen gelinler, sünnet çocukları görülmeye değerdi. Dini bayramlarda, mevlit ve kandillerde en yüksek ziyaretçi sayısına ulaşan gölün en sakinleri sanırım balıklar ve köşede balık yemi satan amcaydı. Geri kalan herkeste bir telaş ki sormayın!
Efsaneye göre Hz. İbrahim tam ateşin içine düşeceği sırada ateş suya, içindeki odunlar da balığa dönüşmüş. Efsane bu ya halk tarafından balıkların üzerindeki siyah lekeler devasa ateşin izleri olarak eskiden bugüne dilden dile söylene gelmiş. Kocaman su havuzunda üst üste yaşayan balıklara yem atmak, onların zıplamasını seyretmek gerçekten çok güzeldi. Suyun serinliğinin bana yansıyan yanıyla içimden dileklerimi söyledim ben de balıklara. Belki iç sesim sessizlikte ses olur, dileklerim gerçek olur diye.
Şanlıurfa Balıkgöl insan kalabalığına teslim olmuşken aradan kaçıverdim Mardin Artuklu’nun sessizliğine bir an önce ulaşmak için. Veda ettim Şanlıurfa’ya yeniden görüşebilmek dileğiyle. Yaklaşık 3 saatlik yolculuk sonrası vardığım Artuklu’yu sanki hep orada yaşıyormuşcasına kucakladım içimden. Arada bir kayan yıldızlarıyla, uzaktan gelen çocuk kahkalarına karışan sessiz geceye ulaştım yeniden.
Her bölgesi birbirinden güzel ülke topraklarımızda Güneydoğu Anadolu bölgesinin güzelliklerini, tarihini, estetiğini ve coğrafya insanın güzel yüreğini sözcüklerim yettiğince sizler için kaleme almaya çalıştım. Mardin, Artuklu, Midyat, Dara, Nusaybin, Şanlıurfa, Harran, Şırnak gezi rotamdan aktardığım Mardin Güncemin sonunda herkese önce güzel ülkemizin detaylarını gezmeyi öneriyorum. Ülkemizin değerlerini tanıyıp, tarihimize sahip çıkmamız gerektiğine inancımla…
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…