Bir gün biri çıkıp “Para insanı bozar mı?” diye sorsa, cevabım net olurdu: “Bozmaz. Ama içindeki bozulmaya meyilli ne varsa, onu ortaya çıkarır.” Sonra o kişi bana Monopoly kutusunu uzatırsa, işte o zaman işler karışır.

ABD’de yapılan bir deneyde, insanlar Monopoly oynarken gözlemlenmiş. Bazıları yazı tura ile zengin seçilmiş, iki zarla yürümüş ve daha çok parayla oyuna başlamışlar. Diğerleri tek zarla başlamışlar. Sonuçta zenginler çok kazanmış, daha çok kraker yemiş, fakirlere burun kıvırmışlar. En trajikomik kısmı: oyunun başında zengin seçilenler, 15 dakika sonra “Ben nasıl kazandım biliyor musun?” diye başarı hikayeleri anlatmaya başlamışlar. Çift zar yokmuş gibi böbürlenmişler.
Demek ki para sadece cebimizi değil, egomuzu da şişiriyor.
Bu sadece bir oyun. Peki, gerçek hayatta neler oluyor?
Başka bir deneyde, düşük gelirli ve yüksek gelirli kişilere 10 dolar verilmiş. İsterlerse başkalarıyla paylaşabilecekleri söylenmiş. Düşük gelirli insanlar ellerindeki 10 doları yabancılarla paylaşmaya daha yatkın çıkmış. Yüksek gelirli olanlar ise parayı cüzdanda saklamışlar.
Yaya geçidinde yapılan bir gözlemde ise, karşıya geçmeye çalışan bir oyuncu yaya var. Büyük çoğunlukla ucuz araba kullananlar yayaya yol veriyor, pahalı araba sahipleri ise geçip gidiyor. Demek ki direksiyonun başında sadece araba değil, karakter de test ediliyor.
Peki ya iş yerinde?
Araştırmalar gösteriyor ki, birçok varlıklı birey müzakerelerde yalan söylemeye, rüşvet almaya, kasadan para yürütmeye daha yatkın. Demek ki, para bazen etik sınırları da cüzdanın içine katıyor.
Piyangodan büyük miktarda para kazanan birinin akrabalarının ve arkadaşlarının sayısı artar. Unutulmuş kişisel tarihinden gelen birçok yeni dostlar ortaya çıkar. O halde, para insanı değil de çevresindekileri bozar diyebilir miyiz?
Haydi, biraz daha derine inelim. Parasız insanların bir miktar para için neler yapabileceklerini ve hangi erdemlerinden vaz geçebileceklerini de sorgulayalım. Bu durumda parasızlık da insanı bozarmış gibi görünüyor.
Ama durun, para her zaman kötü mü? Hayır. Para, özgüven sağlar. Rahatlık getirir. Ama karakteri sağlam olmayan biri için bu özgüven, “Ben oldum.” sendromuna dönüşebilir. O yüzden “Para insanı bozar mı?” sorusunun cevabı, “İnsana göre değişir.” de olabilir.
Belki de para, özgüveni getirirken empatiyi gönderiyor.
Bazısı azıcık para görünce “Daha çok olsa da bozulsam.” derken bazısı çok zengin olsa bile alçakgönüllülüğünü korur. Bazısı parayla kendini bulur, bazısı parayla kendini kaybeder. Çünkü para, ne istediğini bilmeyene mutluluk, aptala akıl, korkağa cesaret satın alamaz.
Bana göre parasız bir kişi, parayı bulduğu zaman eski aciz ve zayıf halini hatırlattıkları için eski tanıdıklarından uzaklaşabilir. Bazı söz ve davranışları yüzüne vurulduğunda ise “Hatırlamıyorum.” diyebilir. Bu söz onun bozulduğunu değil, hatırlamak istemediğini gösterir. Biz yine de “Parayı bulunca bozuldu.” demeye devam ederiz.
Sonuçta para bir araçtır. İyi insanı daha iyi, kötü insanı daha kötü yapabilir. Göz ardı edemeyeceğimiz konu ise; para insanın tahammül seviyesini değiştirdiğidir. Sabır azalır, beklenti artar. Özgüven artarken empati azalır ve biz dışarıdan bakınca “Bozuldu.” deriz.