Son yıllarda Türkiye’de adeta unutulmuş bir hastalık geri döndü: Uyuz. Evet, ismi bile huzursuz ediyor.
Pandemi, savaştan kaçan göçmenler ve yaşanan depremde kötü koşullar altında hala çadır ve konteynerlarda yaşamaya çalışanlar, maalesef bu hastalığı tekrar geri getirdiler.
Bu yılın Şubat ayında Edirne’deki huzur evinde bir grup yaşlıda uyuz tespit edilmiş ve karantina önlemleri uygulanmıştı.
Antalya’da geçtiğimiz günlerde de bir özel huzurevinde 3 yaşlıda uyuz vakası görüldü.
Hastaların bulunduğu kat, uyuzun diğer yaşlılara bulaşmaması için karantina altına alındı.
Uzmanlar son 3-5 yılda ülkede artan uyuz vakalarının görülmeye başlandığını, okul, huzurevi, kışla gibi toplu yaşam alanlarında uyuz bulaşının eskisinden çok daha kolay olduğunu ve bu alanların artan risk taşıdığını sürekli vurguluyor.
Bir dönem tarih kitaplarının sayfalarına karışmış gibi duran bu mikroskobik davetsiz misafir, şimdi yaşlılarımızın bulunduğu yaşlı bakım merkezlerinin kapısını çalıyor.
Üstelik sadece kapısını değil, cüzdanını da kaşıyor!
Neden huzurevleri?
Çünkü uyuz, teması seviyor.
Sarılmalar, el sıkışmalar, ortak yaşam alanları…
Huzurevleri bu açıdan riskli birer hedef.
Yaşlı nüfusun bağışıklık sistemi zayıf; hijyen koşullarını en üst seviyede sağlamak ise maliyetli.
Bir odada tek kişi bile uyuz oldu mu, domino taşı etkisi kaçınılmaz.
Peki ; tedavi ne kadar kolay? Maalesef hiç ucuz değil!
Bugün eczanelere gidin, uyuz ilacının fiyatını sorun.
Hem şampuanı hem kremi. Hem ilacı…
Binlerce lirayı buluyor.
Emekli maaşı ile geçinen, huzurevinde yaşam mücadelesi veren bir insan için bu rakamlar az mı geliyor?
Kesinlikle hayır.
Uyuz ilaçlarını ise ancak enfeksiyon hastalıkları uzmanları yazabiliyor. Yani mutlaka bir hastane muayenesi ile teşhis edilip, reçetelenmesi gerekiyor. Herkesin gücü de buna yetmiyor tabii.
Tedavi bir kere al kullan, kurtul değil.
İlk uygulamadan sonra tekrar doz gerekiyor, çünkü yumurtalar ölmezse kaşıntı devam ediyor.
Yani; hem zaman, hem para harcayacaksınız.
Son Söz;
Yaşlılarımızın onurlu bir yaşam sürmesi için devletimizin “önleyici sağlık” politikasına hız vermesi gerekiyor.
Huzurevlerinde ve yaşlı bakım merkezlerinde görülen uyuz vakaları sadece bir sağlık sorunu değil, bir insanlık sınavıdır.
Çözümü basit: Erken tespit, hızlı müdahale, ekonomik tedavi.
Bugün kaşıntıyı ciddiye almazsak, yarın toplumun vicdanı kaşınır!