Bugün dünyaya egemen olan küresel sermaye ulus devletlerin ulusal yönetim sistemlerini ortadan kaldırarak kendisine bağımlı şirketler haline getirmek istemektedir. Yani devletlerin kapılarını küresel sermayeye açması ve ekonomik alana hiç karışmaması, hukuk altyapısını, finans kurumlarını ve ticareti küresel bazda bütünleştirecek biçimde düzenlemesini istemektedir.

Peki bu neden böyledir? Dünyaya bu sistemi kim dayatmaktadır? Dayatmalar karşısında sömürülen ulus devlet ve az gelişmiş dünya çaresiz midir? Amaç ulus devletleri ortadan kaldırmak mı, parçalayıp çoğaltarak sürdürmek midir?

Aslında küresel sermaye, ulus devletlerin ortadan kaldırılarak dünyanın siyasi anlamda birleşip tek merkezden yönetilmesine de karşıdır. Onu için dünyanın siyasi birliği değil, ekonomik birliği gereklidir. Çünkü devletlerarasında rekabet devam etmez dünya tek bir devlet haline gelir ise silahlarını kime satacaktır? Ayrıca o zaten ekonomik anlamda dünya birliğini kurmuş olup dünyanın her tarafına mallarını satmakta ve her tarafından emek ve hammadde sömürüsünü sürdürmektedir. Bu yüzden dünyada siyasi bir birlik istemez.

Neoliberal kapitalist sistem, emek sömürüsü üzerinde yükseldiği için emeği yok etmek de istemez. Ama emeğin güçlenmesi ve karar alma aşamalarında yer almasını da istemez. Emekle muhatap olup uğraşmak da istemez. İster ki ona uygun koşullarda ucuz işgücünü girdiği ulus devlet sağlasın. Devletin bunu sağlayıp sürdürebilmesi içinse tüm yetkilerin tek bir adamda toplanması ve devletin bu tek adam tarafından şirket gibi yönetilmesi gerekmektedir.

Hatta ulusal sermayenizi de özelleştirme adı altında uluslararası sermayeye devretmeniz, küresel güçlerin karşısına yerli bir rakip çıkarmamanız istenir. Yani ülkelerin kaynaklarını kullanma, emeği ve sistemi sömürüye açık hale getirme ve o durumda tutma görevini ulus devlet bu tek adamla yerine getirecektir.

Ulus devletlerin ise bugünkü ulusal özelliklerini koruyarak, demokratik bir yönetim anlayışıyla bunu yapmaları adeta olanaksızdır. Çünkü ülkenizi küresel sermayenin sömürüsüne savunmasız biçimde açmanız istenmektedir. Böyle bir durumu parlamento onaylamaz, aldığınız kararlarınızı yargı iptal eder.

Onun için neoliberal kapitalist sistem demokrasiden vazgeçerek veya onu otoriterleştirerek, tüm yönetim yetkilerinin tek merkezde (yürütmenin başında) toplanmasını ve devletin bir şirket gibi yönetilmesini ister. Küresel sermayenin tek muhatabı, şirketin sahibi, yani yürütmenin başı olmalıdır.

Bu yeni liberal sistem ve yarattığı küresel sermaye doyumsuz bir canavar olup bilim ve teknolojiyi de insanları soymak sömürmek üzere kullanmaktadır. Bilim ve teknolojiyi ilaç satmak için laboratuvarlarda hastalık yaratmak, terörü, mafyalaşmayı desteklemek ve doğayı yok etmek için kullanıyor. Çünkü şeytan savaştan, soygundan sömürüden besleniyor.

Şirketler sömürecekleri ülkelerde kırmızı halıyla karşılanıyor. Ve dünyada öylesi bir adaletsizlik var ki, 2018 dünya yoksulluk ve eşitsizlik raporuna göre en zengin 42 kişinin yıllık geliri dünya nüfusunun yarısının gelirinden daha fazla. Yani 42 kişi eşittir dört milyar insan. İşte bu 42 kişinin şirketleri Küresel sermaye olmuş insanlığı soyup sömürüyor.

Sanırım neden böyledir ve kim niçin bu sistemi devletlere dayatmaktadır sorusunun yanıtını vermişimdir.