Antalya’nın yaylaları yaz geldi mi sessizleşir. Kanallar kurur, çeşmelerden su damlamaz, tarlada çalışmak zorlaşır. Elmalı’dan Korkuteli’ne, Gömbe’den Söğüt’e kadar olan yayla kuşağımızda üreticinin gözü hep gökyüzünde…
Bir damla yağmur için dua edilir. Oysa bu şehir, kilometrelerce sahiliyle Türkiye’nin denizle en uzun kucaklaşan ili. Deniz kıyısında susuzluk çekmek, olsa olsa ihmalkârlığın fotoğrafıdır.
Bugün yaylalarımızın tarımsal su ihtiyacı yılda yüz milyonlarca metreküp. DSİ’nin yeni projeleriyle birkaç milyon metreküp su ekleniyor ama bu, kuraklık ve iklim değişikliğinin önüne geçmeye yetmiyor. Yeraltı suyu çekildikçe hem maliyet artıyor hem de toprak tuzlulaşıyor.
Peki çare ne?
Dünya bu sorunu çoktan çözmeye başladı. İsrail’den İspanya’ya, Kıbrıs’tan Körfez ülkelerine kadar birçok yerde deniz suyu arıtılarak tarımda kullanılıyor. Eskiden pahalı olan bu yöntem, bugün yenilenebilir enerjiyle çok daha ucuza uygulanabiliyor. Antalya, güneşlenme süresiyle dünyanın sayılı bölgelerinden biri. Bu avantajı kullanmak elimizde.
Güneşin gücüyle su üretmek:
Planlanan tesislerde elektriğin büyük kısmı, Antalya’nın bol güneşli günlerinden faydalanılarak güneş enerji santralleri (GES) ile sağlanacak. Böylece hem enerji maliyeti düşecek hem de dışa bağımlı fosil yakıt tüketimi azalacak. Bu sistem, uzun vadede işletme giderlerini sabit tutacak, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı koruma sağlayacak.
Kullanılacak teknoloji:
Bu sistemlerde deniz suyu, önce kum filtreleri ve membranlarla ön arıtmadan geçirilir; ardından 'Ters Ozmoz' adı verilen yüksek basınçlı bir membran teknolojisi ile tuz ve diğer minerallerden arındırılır. Bu yöntem, dünyada en yaygın ve en verimli deniz suyu arıtma teknolojisidir. Enerji geri kazanım cihazları sayesinde elektrik tüketimi düşer, suyun maliyeti makul seviyelere iner. Arıtılan su tarıma uygun hale getirilmeden önce gerekli mineraller eklenir veya tatlı suyla karıştırılır. Böylece hem kalite hem de bitki sağlığı korunur.
Rakamlar net:
Güneş ve rüzgâr destekli deniz suyu arıtma tesisleriyle, enerji, bakım ve yatırım geri ödemesi dâhil birim su maliyeti 18–36 TL/m³ aralığında. Bu rakam, belediyenin yüksek kademelerde sattığı sudan ucuz, mevcut üretim maliyetleriyle de rekabetçi.
Kaynak |
Birim Su Maliyeti (TL/m³) |
ASAT – 1. Kademe Mesken |
12,47 |
ASAT – 2. Kademe Mesken |
24,82 |
ASAT – 3. Kademe Mesken |
61,02 |
ASAT – 4. Kademe Mesken |
87,19 |
ASAT – Üretim Maliyeti |
~60,00 |
Deniz Suyu Arıtma (Desal) |
18 – 36 |
Bu model sayesinde, tarımda kullanılan su için belediyenin mevcut şebeke suyuna yüklenilmez; yeraltı suyu çekimi azalır, pompaj ve iletim hatlarındaki kayıplar düşer. Kısacası, her litre su hem çiftçiye hem de belediyeye tasarruf olarak geri döner.
20 milyon m³/yıl kapasiteli bir tesis, Elmalı–Korkuteli gibi bölgelerde yaklaşık 3.000 hektar alanı rahatlatabilir.
100 milyon m³/yıl kapasiteli bir tesis, yayla kuşağının büyük bölümünü destekleyebilir.
Yatırım büyük mü? Evet. Bölgesel ölçekte 10–15 milyar TL arası. Ama bu, Antalya’nın tarımsal üretimini garanti altına alacak, çiftçinin cebine doğrudan yansıyacak, göçü önleyecek bir yatırımdır. Üstelik ilk adım küçük atılabilir: Bin–iki bin m³/gün kapasiteli pilot tesisler, tek bir sezonda hem teknolojiyi test eder hem de maliyetleri netleştirir.
Son söz:
Deniz kenarında susuzluk çekmek kader değil, tercihtir. Biz istersek, güneşin bol olduğu bu şehirde yaylalarımıza hayat verecek suyu üretiriz. Yeter ki kaynaklarımızı doğru projelere yönlendirelim, günü kurtarmak yerine yarını planlayalım.