Antalya’da yaz gelince, güneş pırıl pırıl parlıyor ya işte o an denize gitmek geliyor insanın içinden “hadi denize gidelim” hissi çağırıyor.
Hani yüzme bilmeyenler için o hayal biraz bulanıyor ya, kulaç atanları, suyun derinliklerine gidebilenleri gördükçe insan çekiniyor ister istemez.
Deniz farkında olmasak da aslında bize cömert davranıyor. Ünlü bir yüzücü olmak gerekmiyor, yüzme bilmek elbette güzel ancak suyun içinde diz hizasında oturup serinliği hissetmek de yeterli.
Denizin kokusu, iyot ve soyun karışımı o eşsiz koku, kulaklarda o dalgaların ritmik sesi… Bazen sadece bu bile tüm haftanın yorgunluğunu üzerimizden alıyor.
Hele bir de terapi özelliği var denizin, maviliğin o görüntüsü kafamızdaki karmaşayı alıp götürüyor sanki… Bunalım, o acelecilik, dertler falan hop suyla birlikte kayboluyor. Tuzlu suyun cildimize değme hissi, bir yenilenme, bir arınma o kadar iyi geliyor ki ruha.
Yaz aylarında özellikle deniz iyi geliyor insana, tüm derdini tasasını alıp götürüyor. Benim için öyle sizi bilemem, sessizliği dinlemek başlı başına iyi oluyor.
Elbette güvenlik her şeyden önce geliyor, yüzme bilmiyorsak zaten denizin derinlerine gitmeye ne gerek var. Her zaman can yeleği ya da simit gibi güvenli ekipmanlar kullanılmalı, can kurtaran olan plajlarda bulunmak gerekli bunu unutmamak gerek aslında.
Kısacası sevgili arkadaşlar, yazın en güzel aktivitesi olan denize girmek, yalnızca yüzme bilenlere ayrılmış bir lüks değil, o suda herkes olmalı. Dinlenmeli herkes o suda…
Bol bol denize gidin derim