Sabah erken kahvaltı yapıp hemen Zorova yoluna çıktık. Yol Karayazı çıkışında aynıydı. Yani Çakmak Dağının batı yamaçlarına doğru bir süre yükseldikten sonra hemen hemen aynı yüksekliği koruyarak ve yamacın engebelerini aşarak kuzeye doğru ilerliyordu.

Eski yolun kesin net bilinen noktaları olmadığı için bu yeni asfalt yolun eskisini aynen izleyip izlemediğini tam fark edemedim. Ama tam aynısı olmasa bile yaklaşık aynı olduğunu anlayabiliyordum. Eski yolda Şeyhin mezarı denilen taşlarla çevrili bir yer vardı ki oraya yakın geçtiğimizi ve köyü ilk gördüğümüz noktanın da yaklaşık aynı olduğunu fark ettim diyebilirim. Yol boyunca biçilmiş çayır balyaları ve ara sıra otlayan büyükbaş hayvanlar gördüm.

Eskiden köyün ilk göründüğü anda yeryüzünde tek okul görünürken şimdi Zorova’nın bütün evleri toprak üstünde ve çatıları çinko veya kiremitle kaplı olup batıdaki normal bir köy görünümünden farksızdı. Hatta bazı evlerin yanında çok fazla büyüyememiş olsa da ağaçlar bile vardı.

Köyün girişinden itibaren doğaldır ki okulumu aradım. Benim okulum köyün yaslandığı bu yassı tepenin batı yamacının ortalarında olup tepeye doğru yükselen bölümü tamamen boştu. Fakat şimdi bu tarafta binalar tepenin en üstüne çıktığı gibi batı yönünde de okulun hizasının daha batısına geçmişti