Biliyorsunuz Eylül ayında Antalya Büyükşehir Belediyesi Konyaaltı ilçesinde yeni bir proje için adım attı.
Belediye tarafından çıkarılan yeni yönetmeliğe göre Konyaaltı’nda yere çöp atanlara para cezası kesilecek.
Yeni düzenlemeye göre çevreyi kirletenlere 2872 sayılı çevre kanunu gereğince 6 bin 923 TL, 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu Gereğince 450 TL idari para cezası verilecek.
***
Antalya’nın Konyaaltı sahili artık sadece denize girilecek, güneşlenecek bir yer değil.
Aynı zamanda çevre bilincinin turnusol kâğıdı.
Eylül 2025 itibarıyla sahilde yere çöp atan herkes için yeni bir “ekonomi paketi” devrede: Ceza fişi.
Zabıta devriyesi eskiden plajda güneş kremi kokusunu alırdı, şimdi gözleri yerde: İzmarit, plastik şişe, dondurma çubuğu…
Çöpün büyüğü küçüğü yok; düşürdüğün anda cüzdanın hafifliyor.
***
Turistin “Ben anlamadım” bahanesi de artık işe yaramıyor.
İşin ilginci, cezalar sahilde hemen etki etmiş.
Toplanan atık miktarı azalmış.
Yani; demek ki mesele halkı eğitmek değilmiş.
Doğru yere basınca herkes pırıl pırıl çevreci kesiliyormuş.
Para, plastikten bile daha dayanıklı bir eğitim aracıymış.
Ama biraz kıyas yapalım.
İtalya’da arabadan camı açıp izmarit fırlatırsan 1.188 Euro, teneke kutu atarsan 18 bin Euro.
Bu rakamı görünce bizim cezalar neredeyse indirimli kampanya gibi kalıyor.
Anlamadığın tek şey, 450 liralık cezayı Euro’ya çevirince ne kadar acıttığı oluyor.
Malaga’da sahilde çöp atan turiste 750 Euro yazıyorlar. Adam “Ben tatildeyim” diyor, polis “O zaman
iki kat” diye ekliyor.
***
AB ise işi daha da ileri götürdü.
“Çöpü atan sorumlu” demiyor, “çöpü üreten sorumlu” diyor.
Yani plastik şişeyi üreten marka, bedelini ödeyecek.
Biz hâlâ izmaritin peşindeyiz, Avrupa ambalajın DNA’sını sorguluyor.
Antalya bu tabloda ayrı bir yerde duruyor. Çünkü burada ceza sadece kağıt üzerinde değil, sahilde canlı canlı kesiliyor.
Kısacası Konyaaltı, çevre konusunda bir tür “laboratuvar şehir” oldu.
Eğer burada başarı sağlanırsa, İstanbul’un sokaklarına da sirayet eder, İzmir’in sahiline de.
Sonuç mu? Çöp kiminse cezası da onun.
Ama işin en güzel yanı şu: Ceza yemek istemeyen herkes, kısa sürede tertemiz birer çevreciye dönüşüyor.
Demek ki ; çevreyi sevmek için romantik şiirlere değil, biraz da zabıta kalemine ihtiyaç var.