Her sabah uyandığımda ilk işim penceremin önündeki minik saksıya el uzatmak oluyor. Birkaç yaprak, kırık bir toprak. Yine de içimde tarifsiz bir sevinç uyandırıyor. Apartman dairesinin soğuk duvarları arasında büyüttüğüm bu narin yaşam, ruhumun bahçeye doğru atılan ilk adımı gibi.

Penceremin ötesinde uzanan beton bloklar, bazen hayalimi gölgede bırakıyor. Ama ben her akşam bilgisayarın başında haber yazarken, ruhum titreyen birer çiçek tohumuna bakıyor. “Bir gün,” diyorum kendi kendime, “toprağa basıp ellerimi çamura bulayacağım.” O günün hayali, uykusuz kaldığım gece nöbetlerinde bile bana umut veriyor.

Mesai bitimi elimde bir poşet çiçek tohumu, belediye bahçesinden çalınmış eski bir kürek sapı, evin dört bir köşesine yayılmış gazetecilik not defterlerim… Bunlar benim küçük hazinelerim. Bir bahçeli evin hayali için yaptığım tasarruf hesaplarında, her fincan kahvenin kaç lira olduğunu, metrekare kirayı ve yıllar sonra caddeye açılacak bahçe kapısının fiyatını defterlere döküyorum.

Yayın dünyasının acelesiyle koşuştururken, içimde büyüyen sessiz çığlık: Toprak, toprak, toprak… Günün yorgunluğunu yıkayan yağmur damlalarının ardından yükselen toprak kokusunu özlemek, apartman saksılarıma ömür biçmekle aynı şey değil. Küçücük bir gül ağacının tomurcuk verişini izlemek, notebook ekranında akan haberlerden çok daha gerçek.

Her ay sonu, azalan banka bakiyemi görünce bir hüzün dalgası çarpıyor. Ama o an aynı anda aklımdan geçen, inşaat sahasında rüzgârla dans eden rüzgâr güllerinin geleceği bahçem. Biriktirdiğim her lira, bir gün salyangozların yapraklarımı ziyaret ettiği, kuşların kaçamak melodiler fısıldadığı toprak parçasını satın alacak.

Hayalim dekore edilmiş bir teras değil. Hayalim toprakta eli bereketli bir kadın olmak. Köklerimi güneşle besleyip, çiçeklerime dünya kadar hikâye fısıldayacağım. Bir gün o kapıyı açıp, komşularımla domates toplayıp, seramik saksılarıma yeni renkler katacağım.

Şu an hâlâ betonun ortasında nefes alırken, her kararan faturanın, her uzayan mesainin ardında mutlu bir çiçek sarayı inşa edileceğini bilmek istiyorum. Sabah bir fincan kahveyle uyanırken, bir gün balkon yerine bahçe sulayacağımı düşünmek yetiyor.

Belki de tam şu anda, hayalini kurduğun küçük saksıyla bir adım atmanın zamanı. Sence ilk tohumunu nereye ekmelisin?