Öğretmenleri neden yalnız bıraktık? Toplumun alt basamaklarına indirdik.

Bir özel okulda görev yapan genç bir öğretmenin, öğrencisine hatalı davranışı nedeniyle “özür dilemesi gerektiğini” söylemesi üzerine veli tarafından şikâyet edilmesi ve öğretmenin “Erdemli olmayı öğretmek suç oldu” diyerek istifa etmesi, Türkiye’de eğitim sisteminin derin yaralarını bir kez daha görünür kıldı.

Bu olay, tekil bir örnek değil. Daha bu hafta liseli zorbaların öğretmene tacizleri, alayları, küçük düşürücü hareketleri Televizyon haberlerinde yer alacak kadar sosyal medyada yer buldu. Biz öğretmenim canım benim, bir harf öğretenin bin yıl kölesi olurum şarkılılarıyla büyüyen nesile ne oldu? Nasıl böyle velilere dönüştük?

Son yıllarda öğretmenlere yönelik mobbing, öğrenci zorbalığı, veli baskısı ve özel okullardaki “müşteri memnuniyeti” odaklı yaklaşım, eğitimcileri mesleki ve psikolojik olarak yıpratıyor. Peki bu tablo nasıl oluştu? Ve daha önemlisi: Gelecek kuşaklarımız için bu gidişatı nasıl değiştirebiliriz?

Özel Okullarda “Müşteri Her Zaman Haklıdır” Anlayışı Eğitimi Nasıl Çökertti artık gözler önüne serildi.

Türkiye’de özel okulların büyük bir kısmı, eğitim kurumundan çok ticari işletme mantığıyla yönetiliyor. Bu durum şu sonuçları doğuruyor:

Öğretmen, öğrenciye değil veliye karşı sorumlu hale geliyor.

Disiplin uygulamaları “müşteri kaybı” korkusuyla zayıflatılıyor.

Öğrencinin davranış hataları görmezden geliniyor.

Öğretmen, pedagojik gereklilikleri uyguladığı için bile şikâyet edilebiliyor.

Yönetimler, öğretmeni korumak yerine veliyi memnun etmeyi tercih ediyor. Bu koşullarda öğretmen, sınıfta otorite kuramıyor; öğrenci ise davranışlarının sonuçlarını öğrenemiyor. Eğitim değil, memnuniyet yönetimi yapılıyor.

Devlet okullarında da öğretmen “zavallı” hale geldi, tablo farklı ama sorunlar benzer.

Kalabalık sınıflar

Yetersiz rehberlik ve psikolojik destek

Öğretmeni koruyan mekanizmaların zayıflığı

Öğrenci ve veli şiddetinin artması

Öğretmenin itibarsızlaştırılması

Aşırı bürokrasi ve angarya işler

Bu ortamda öğretmen, eğitimci kimliğinden uzaklaştırılıyor ve çoğu zaman yalnız bırakılıyor.

Peki Öğretmen Ne Yapmalı? İstifa mı etmeli örnekte olduğu gibi, ya da nasıl mücadele etmeli aslında sorun tamamen sistemsel. Öğretmenler, artan baskı karşısında çoğu zaman kendilerini savunacak bir mekanizma bulamıyor. Ancak yapılabilecekler var, öncelikle korkmamak. Olayları yazılı olarak kayıt altına almak, Okul yönetimiyle resmi iletişim kurmak. Mesleki dayanışma gruplarına katılmak Sendikal ve hukuki destek almak çünkü birlikten kuvvet doğar bireysel mücadele zordur.

Öğretmeni Korumak, Geleceği Korumaktır

Bir öğretmenin “Erdemli olmayı öğretmek suç oldu” diyerek istifa etmek zorunda kalması, sadece bir kişinin değil, tüm eğitim sisteminin çığlığıdır.

Eğer öğretmen konuşamazsa, çocuk öğrenemez. Eğer öğretmen korunmazsa, toplum gelişemez. Eğer öğretmen yalnız bırakılırsa, gelecek karanlık olur. Eğer öğretmen korkarsa tüm toplum korkmalı…

Bugün öğretmeni savunmak, aslında kendi çocuklarımızın geleceğini savunmaktır.