Merhaba… Gündem bu denli yoğunken bu kadar acı varken nasıl çevre yazayım inanın şaşırdım. İnsanlara temiz çevre, su, hava, doğal yaşamdan, fermente gıdalardan hatta sürdürülebilir sanattan, ileri dönüşümden falan bahsetmek istiyorum olmuyor. Bazı ülkelerin senelik olarak görebileceği gündem toplamına uyanıyoruz her sabah…
Çok uzun zamandır kafamı kurcalayan bir şey vardı. Acıların biri bitmeden diğeri başlıyor güzel ülkemde. Ne yazacağımı şaşırmışken, bu halin içinde tam da bu konuyu konuşmak lazım gibi geldi bana.
Sizinle paylaşmak, böylelikle kendime ve size yeni bir ufuk açmak istiyorum. Beyin fırtınası yapalım birlikte. Hep düşünürüm, refah içinde olan toplumlar ne ile dertlenir? Ya da onlarda dertlenme hali yok mu? Var ise neye dert ederler?
Üzerine düşünüp biraz da şifahen bilgi topladığım bir konu. Refah içindeyken bile dertlenebilen toplumlar bizim uğraşmadığımız (uğraşamadığımız mı demeliyim) konularla uğraşıyor fark ettiniz mi bilmem. Mesela çevresini ve dünyayı korumak…
Bu insanlar ekolojik değerlere saygılı, farkındalığı yüksek yurttaşlar öncelikle. Lütfen yanlış algılamayın, bizi ve toplumumuzu yermek adına söylemiyorum bunları. Tespit yapmaya çalışıyorum. Ha şuna da eminim, maalesef eğitim seviyelerimize, kültürel ve sosyal farklılıklarımıza bakınca da tutumlarımızın bir gün bile aynı olmayacağını biliyorum. Bizim gibi ne ormanı yakacak, ne zeytini kesecek, ne nesli tükenen türü öldürecek ne de izmariti yere atacaklar. Anlatabiliyor muyum?
Sadece bizler de ekmek kavgası gütmeden, istediğini alabilen, istediği gibi seyahat edebilen, dengeli beslenebilen, stratejik savaş planlarının ortasında olmayan, terör kelimesini hiç duymamış bir toplum olsa idik, ne olurdu? Biz de seyahat etmeden önce acaba uçağa binersem karbon ayak izimi büyütür müyüm diye düşünseydik. Ya da bu tişörtü satın alarak ne kadar su ayak izi çıkarıyorum acaba, diye sorgulasaydık… Merak işte…
Bu ara biz de iklim yasasını konuşuyoruz ama bu sayılmaz. Çünkü neden iklim krizi var bunu hiç konuşmamıştık. Bir anda önümüze geldi. Avrupalının çocuğu daha kreşteyken öğreniyor bunları. Biz zaten hiçbir konuda bilgisi olmasa da fikri olan, okumadan, anlamadan, dinlemeden reddeden muhalif yapılı bir toplumuz. Belki de zaman içinde bu hale geldik. Aman ne olur ne olmaz biz reddedelim de sonra bakarız psikolojisi. İklim yasası muhteşem demiyorum. Elbette bir sürü eksik ile yürürlüğe girdi. Zaman içerisinde şekilleneceğini düşünüyorum.
Ekmek kavgasında olan adam çevreyi düşünmüyor. Bu artık belli. Lüks gibi, burjuvanın hobisi gibi görülüyor halk kanadında. Zengin işi deyip çıkıyorlar işin içinden. E ormanlarımız yok oluyor, sularımız kirleniyor, buzullar eriyor. “Bana ne” demeye alıştık… Umuyorum ki üzerine düşünecek, endişelenecek bir dünyamız kalmadan önce silkeleniriz.
Sağlıcakla ve sağduyuyla kalın, sevgiler…