Eğlenmek… Dostlarla bir araya gelmek… İnsanın hem ruhunu gençleştiriyor hem de yaşam enerjisini tazeliyor.

2023 yılında, işte tam da bu duyguyla, WhatsApp’ta “İsyandayız” adını verdiğim bir grup kurduk. Amacımız basitti: Gazeteci ve sosyal medyadan dostlarla samimi bir ortamda, ayda bir kez de olsa, hiçbir şey düşünmeden, kaygılardan arınarak, sadece eğlenmek.

O günden bu yana, “İsyandayız” ekibiyle her ay farklı mekânlarda buluşuyoruz. Aramızdan çeşitli nedenlerle ayrılanlar, yeni katılanlar oldu ama kemik kadro hep yerinde. Bir arada eğlenip yeni güne taptaze bir enerjiyle başlamak, art niyetsiz, samimi dostluklarla gülmek herkese nasip olmuyor.

Yaş ortalamamız her ne kadar kırkın üzerinde olsa da, zaman zaman aramıza katılan gençler de oluyor. Onlar da gördü ki, eğlenmek bu kadar güzel bir toplulukla bambaşka bir hale dönüşüyor.

Bir gün grubumuzdaki bir ağabeyimiz, “Ben altmış yıllık ömrümde hiç bu kadar eğlenmemişim” dedi. Kurucu olarak bu söz beni derinden mutlu etti. Demek ki ruhumuzu dinlendiren, coşturan, gerçek ve samimi bir eğlence biçimini bulmuşuz.

Tam da bu ortamın yaratılmasını zorlaştıran toplumsal önyargılarımız işin içine giriyor. Biz toplum olarak eğlenmeyi hep olmaması gereken, olursa hak edilmesi gereken bir durum olarak görürüz. Gülmek ayıp ve günahla eşdeğer tutulur. Çok gülen hele kahkaha atan insanlar dudak bükülerek izlenir. Oysa yaşam denilen süreçte hep çocuklar gibi şen olduğumuz günlerin özlemini çekeriz. Çocukken süper egolarımız bizi o kadar da kasmaz.

Büyüdükçe, eğlenirken, gülerken hep kontrollü oluruz. Hemen kalkıp oynamayız, dans etmeyiz hep biraz ağır abi, ağır ablalar oluruz. Eğlenenlere kendini eğlencenin rüzgârında sürüklenmeye bırakanlara hep biraz gıpta, biraz kıskançlık ve onun yansıması olarak da ayıplayarak bakarız ne yazık ki.

Bu sosyal dengeleri bozmadan, genel kuralları çiğnemeden, samimi ve rahat ortamları yatabilmek zor iş. Gece hayatı hep sosyeteye ait görülür, toplumun her kesimi kabul etmez. Ama gece hayatı denen eğlencenin imajını da düzeltmek gerekir. Ekranlara taşınan boyutuyla hep garipsenir. Ancak dostlukların pekiştiği, iş ve sorumluluklardan sıyrıldığımız bu akşamlar çok değerlidir. Dürüst, samimi kendini güvende hissettiğin ortamlarda rahatlıyor ancak insan.

Mutluluk, Şu Kısacık Ömürde En Değerli Şey

Bir Kızılderili efsanesinde, mezar taşlarına yaşam süresi olarak yalnızca mutlu olunan günlerin yazıldığı anlatılır. Bu beni çok etkilemişti. Evet, mutluluk kolay ele geçmiyor ve sürekli bir durum değil. Ama mutlu olduğumuz anların kıymetini bilmek, onları çoğaltmak elimizde.

Ne yazık ki aramızda genç yaşta vefat edenler oldu. O zaman dedik ki, “İyi ki bu geceleri yapıyoruz.” Onları rahmetle anarken, dünyadaki son günlerinde güldüklerini, mutlu olduklarını bilmek üzüntümüze teselli oluyor.

Bizim isyanımız hayata değil… Yapmaya fırsat bulamadığımız her şeye, hep ertelediğimiz, ötelediğimiz, eğlenmeyi geri plana atıp yaşam mücadelesini sırtlandığımız düzene isyanımız. “İsyan geceleri” bu koşuşturmadan bir mola, ömrümüzün kalanına bir motivasyon oluyor.

Çünkü biliyoruz ki, hayatın yükünü hafifleten şey, birlikte gülmek. Ve biz, bunu hiç ertelememeye kararlıyız.