Yeni biriyle tanıştığınızda, ilk birkaç dakika içinde size şu sorulardan biri yöneltilir:
– Ne iş yapıyorsunuz?
Cevap “inşaat mühendisiyim” olursa, hemen ev temellerinden bahsedilir. “Doktorum” derseniz, hiç tanımadığınız insanların böğründeki ağrılardan, diş eti sorunlarına kadar bir dizi soru sıralanır. Herkes sizi her konuda uzman sanır. Oysa her mesleğin alt dalları vardır, her uzmanlık kendi konusunu bilir.
Biz ziraat mühendisleri içinse bu liste biraz daha “yeşil” ve “meyveli” bir hâl alır.
Daha adınızı yeni söylediğiniz anda başlar:
– Ceviz diksem tutar mı?
– Domatesin tadı niye eskisi gibi değil?
– Elmayı ne zaman budamalı?
Ve elbette, kaçınılmaz soru gelir:
– Nerede o eski sebzeler?
İlk kez siz soruyormuşsunuz gibi ciddiyetle dinlememiz beklenir. Ardından sohbet klasikleşmiş cümlelerle sürer:
“Mis gibi kokardı, nenem dikerdi… Dalından koparırdık, muhteşem olurdu”.
Böylece, hiç şaşmaz bir rota izlenerek konu global tohum firmalarına bağlanır. Onlar her zaman kötüdür, hatta bazen doğrudan “düşman” ilan edilir. Ama sevgili dostlar, bu yaklaşım ne adil ne de gerçekçidir. Bu firmaların ürünleri sadece bizim ülkemizde değil, dünyanın birçok yerinde kullanılıyor. Eğer gerçekten düşman olsalardı, kendilerine de mi zarar veriyor olurlardı?
Gelelim “nenemizin tohumları” meselesine. Merak etmeyin, onlar hiçbir yere gitmedi. Tohumlar da tıpkı anılar gibi yaşıyor. Dilerseniz bulabilir, üretebilir, yetiştirebilirsiniz. Ancak önce şunu bilmeniz gerekir: Her tohum her koşulda aynı verimi vermez. Biyolojik verim diye bir kavram var, çokça konuşulması gereken.
Bir tohumu sadece lezzeti için seçerseniz, raf ömründen, hastalık direncinden veya verimden ödün vermeniz gerekebilir. Bugün bir pazarda kilosu 80 TL’ye satılan, “çok lezzetli” dediğiniz domates, aslında herkesin ulaşabileceği bir ürün olmayabilir.
Elbette ki eski tatlar kıymetlidir, nostalji değerlidir. Ama gıdaya ulaşmak, nüfusu beslemek, sürdürülebilir üretim yapmak da bir o kadar önemlidir. Lezzeti ön plana çıkarırsanız, dayanıklılıktan feragat edersiniz. Tam tersi durumda ise aroma ikinci planda kalabilir. Her tercihin bir bedeli vardır.
Bir ricam var: Hangi meslekten biriyle tanışırsanız tanışın, önce mesleğine saygı duyun. Herkese her şeyi sormak kolay ama anlamaya çalışmak zahmetlidir. Bizler sizlere doğru bilgiyle destek olmak isteriz.
Ve lütfen unutmayın…
Kaybolan lezzet yok. Sadece siz, o eski tadı ararken hayat biraz değişmiş olabilir.