Yaşlı bir kadının pencere kenarındaki sessiz bekleyişine doğan güneş, kimsenin umurunda değildi.

Çünkü onun maaşı 16 bin 881 lira.

Zar zor etraftan gelen yardımlarla geçinmeye çalışıyor.

Yalnız yaşıyor ama hayali olan huzurevinde kalacak parası yok.

Çünkü Huzurevleri ve Yaşlı bakım evleri aylık 40 binden başlıyor, 100 bine kadar çıkıyor.

Çünkü yaşlılık, bu ülkede bir “yük” olarak görülüyor.

Oysa yaşlılık, bu ülkenin hafızasıdır.

***

Son beş yılda Antalya’nın yaşlı nüfusu hızla arttı.

2020’de 65 yaş üstü nüfus 102 bin civarındayken, 2024’te bu sayı 145 binin üzerine çıktı.

Kadınlar erkeklerden daha uzun yaşıyor; bu yüzden yaşlı nüfusun çoğunluğu kadın.

Ama bu kadınlar, yalnız.

Ama bu kadınlar, unutulmuş.

Ama bu kadınlar, hâlâ üretmek istiyor.

***

Nerede yoğunlar?

Antalya’nın en yaşlı ilçeleri belli:

- İbradı – Ortalama yaş: 50,4

- Akseki – Ortalama yaş: 49,7

- Demre – Ortalama yaş: 44,3

- Finike – Ortalama yaş: 43,9

- Gazipaşa – Ortalama yaş: 42,7

Bu ilçeler, yaşlıların sessiz çığlığıdır.

Bu ilçeler, “emekli oldum ama hâlâ yaşıyorum” diyen insanların yaşadığı yerlerdir.

Ama bu ilçelerde ne yeterli bakım evi var ne sosyal hizmet.

Olanlar da ya dolu ya erişilemez fiyatlarda.

Şimdi bu sorunu biraz hafifletmek için aklıma gelen bazı naçizane önerilerim var:

***

Belediyelere Çağrımızdır:

- Yaşlılar için gündüz bakım merkezleri açın.

- Evde bakım hizmetlerini yaygınlaştırın.

- Huzurevi kapasitesini artırın, özel sektörle işbirliği yapın ama denetleyin.

- Yaşlı kadınlar için özel sosyal destek programları başlatın.

***

STK’lara Çağrımızdır:

- Yaşlı hakları için kampanyalar başlatın.

- Kuşaklar arası dayanışma projeleri üretin.

- Yaşlı bireyleri aktif gönüllülüğe teşvik edin.

- Özellikle yalnız yaşayan yaşlı kadınlara yönelik destek ağları kurun.

***

Medyaya Çağrımızdır.

- Yaşlılık haberlerini “trajedi” değil, “onur” olarak sunun.

- Tazelenme Üniversitesi gibi örnekleri çoğaltın.

- Yaşlı bireyleri ekranlarda sadece “mağdur” olarak değil, “üreten” olarak gösterin.

AB ile kıyaslandığımızda ise; onlar da yaşlılık bir “durum” değil, haklarla çevrili bir yaşam evresi olarak görülüyor.