Yaz gelince şöyle denize gidiyoruz. Gidiyoruz da o mavi masmavi, pırıl pırıl sulara bakıp derin bir iç çekiyoruz. Peki, o çok sevdiğimiz denize niye kötü davranıyoruz?

Geçenlerde denize gittim, denizin o sesini dinleyerek temiz havayı içime çektim. Tam o masalsı anın içine dalgaların arasında süzülen bir çöpleri gördüm. Utanç duydum. Bütün o büyü bozuldu kaldı.

Sanırım en büyük sorunda bu, bizim çevreyi hiç uğruna yok etmemiz, kirletmemiz. Bir tanecik çöpten ne olacakmış anlayışı bizi bitiriyor.

O bir tanecik şeyi çöp, çöp adalarına dönüşüyor. O küçücük izmaritler, bir balığında, bir deniz kaplumbağasının midesine giriyor. O hayvanlar çöp yutuyor. O sessiz canlıların ahı üstümüzde be dostlar.

Biz de bir de tatil kafası olayı var. Tatile çıkınca çöpleri sağa sola atıyoruz, çöpe atma olayını unutuyoruz. Birçok insan çöpünü atıyor. Yahu soruyorum o kumsalın içinde bebek bezinin işi ne? Ne bu medeniyetsiz haller?

Deniz yalnızca manzara fotoğrafı için olan yazın yüzmelik alan değil. Orası doğanın bir kalbi ve o kalbi kirletmeye hakkımız yok.

Bu yazıyı yazarken sitemim doğayı kirleten medeniyet yoksunu insanlara… Eğitiminizi nereden aldınız? Her şey ailede başlar, aile iyi bir eğitim vermezse çocuk da iyi bir eğitim görmez ve bu nesiller boyunca sürer.

Denizler bizim nefes alanımız. Emin olun onu korumazsak dönüp dolaşıp bizi bulacak.