Korku, zihinde tasarlanan bedensel zararına karşı ruhsal düzenlenmesidir. Şekil ve biçim gösterisidir. Korku, vücudun şikayetidir. Küçük büyükten, 0ast üstten, güçsüz güçlüden, ağlayan ağlatandan hep korkar. Korku tehditti de getirir. Yanlış bir söz var ama bu da tedbir almayı gerektirir. “Kork korkmazdan, utan utanmazdan.”
Ben size Kedi Tekir ile Çalkaç faresinin öyküsü ile örneklemek istiyorum. Kedi Tekir’in yaşamasının anlamını fare yakalamaktı. Çalkaç Faresi karnını doyurmak, yaşamayı sürdürmek peşindeymiş. Çalkaç fare ne yapsın yemese öleceğini biliyormuş. Tekir kedi de eve fare girmesin diye bekçilik yapıyordu. Kedi Tekir, Çalkaç faresinin çıktığı yerleri ezberlemişti. Tekir Kedi, Fare Kokusu alıyordu, Yürüyüşünden hangi canlının devindiğini biliyordu. Alkaç da hız vardı. Sadece bir parça peynir alıp karnını doyurmak amacındaydı. Açlık kötü duyguydu.
Çalkaç, peynir almak için yuvasından çıktı. Birkaç adım attı atmadı ki; Tekir Kedi ile burun buruna geldi adeta. Tekir kedi, kendisine kafa tutuyor sandı Çalkaç. Sert sert bıyıklarını dikleştirip vücudu şişirerek, oldukça korkutucu ses çıkararak, pençelerini gösterdi. Çalkaç da duvarın dibine adeta yapışarak sert bir hal aldı. Tekir tırnak attı vuramadı Çalkaç da, “Neden bana düşmanlık hukuku uyguluyorsun?” Dedi.
Tekir Kedİ:
-Sen daha iyi bilirsin. Daha kötüsünü bulma korkusuyla, kötü efendiyle iyi anlaşırsın. Ama şu an benim gücüm yetiyor.
-Ben yaşamak için koşuşturuyorum.
Demiş. Bir parça peynir alırken, çalkaç da Tekir Kediye karşı kafa tutmuş. Atasözüyle karşılık vermiş Cesaret cüretle, korku tereddütle büyür. Tekir Kedi düşünürken Diyerek delikten kaçıp kurtulmuş.
Korkamadan ne kadar kaçarsa kaçsın, bir gün mutlaka bu korkuyu yenilenecektir. Onun için korkunun karşısına korumalıkla dikilmek lazım. Birbiri ile dayanışmak gerek. Atalar demiş ki: Kork korkmazdan, utan utanmazdan. Utanmak, bir kusurdur. Yanlış davranışlardan dolayı özür dilemek gerekir. Utanma karşı dur eğer temiz isen. Köpek gibi korkan köpek gibi korkutur.