Antalya’nın denizi hâlâ güzel, güneşi hâlâ parlak. Ama üstüne bir şey çöktü. Tıpkı bir karabasan gibi…
Sahillerimizi, çarşılarımızı, tarihî sokaklarımızı, hatta insanlarımızın yüzündeki gülümsemeyi örten bir şey: Gösteriş, görgüsüzlük ve kolay para hırsı.
Eskiden turizm, kültürdü, misafirperverlikti, alın teriydi. Şimdi Antalya’nın dört bir yanına yayılan şey ne biliyor musunuz? Mafyatik tiplerin gövde gösterisi…
Kaleiçi’nde gece yarısı silah sesleri, Konyaaltı’nda kafe önünde bagajdan yayılan techno müzik, Lara’da özel güvenlik eşliğinde yürüyen 20 yaşında gençler, Kalkan’da restoran kapatan sosyal medya çocukları, Alanya’da restoran hesabı yüzünden çıkan bıçaklı kavga, Side’de belediyenin gözünün içine baka baka kaçak beach işletmeleri…
Hepsinin ortak noktası şu: Kolay para, şatafat, kuralsızlık ve korku.
Bu insanlar nereden geliyor? Artık sadece 34 ya da 35 plakalı değil araçları; 06, 27, 41, 31 her yerden geliyorlar.
Aralarında gerçekten zengin olan da var, sırf gösteriş için borca batıp bir yaz sezonu boyunca “güçlüymüş gibi” davranan da…
Ama ne fark eder? Girdikleri her yerde aynı enkazı bırakıyorlar.
Gürültü, kavga, tehdit, gösteriş, gövde gösterisi…
Turizmin değil, mafya filmlerinin ruhu egemen olmuş Antalya'ya.
Restoranlar bu kesime göre fiyat belirliyor, beach club’lar loca satıyor, tarihi dokuların içine bile DJ kabinleri kuruluyor.
Yerli esnaf mı? Ya boyun eğiyor ya kepenk indiriyor.
Aileler? Gündüz bile sahile inemiyor.
Kültür? Çoktan susturulmuş durumda.
Antalya’nın her köşesinde, özellikle turistik bölgelerde “görünmeyen bir korku” dolaşıyor.
Sesini çıkaran tehdit ediliyor, kuralları hatırlatan susturuluyor.
Ve işin acısı, bazı kamu görevlileri de üç-beş selfie, bir iki telefon görüşmesi uğruna bunlara göz yumuyor.
Bu sadece bir yozlaşma değil, bir işgal.
Turizm değil bu, ahlaksızlığa zemin hazırlayan bir düzen.
Antalya buna mecbur değil!
Bu şehir; kültürüyle, tarihiyle, doğasıyla dünya markası oldu.
Ama şimdi üç-beş sezonluk hayali kârlara, lüks arabaların egzozuna, şov uğruna bozulan sokaklara teslim ediliyor.
Şunu herkes bilmeli:
Turizm, mafya gösterisi değildir.
Halkın sahilini, çocuğun parkını, yaşlının sokağını gasp eden her türlü yozluk, halk düşmanıdır.
Antalya’nın bu gidişe “dur” deme zamanı çoktan gelmiştir.
Belediyeler, valilik, güvenlik birimleri, esnaf odaları, turizm sektörü ve en önemlisi Antalyalı yurttaş:
Ya şimdi birlikte mücadele edeceğiz, ya da birkaç sezon sonra bu şehir artık bize ait olmayacak.