Ailemiz ile Tonguç ailesinin dostluğu çok eskiye dayanır. 1940’lı yıllardan bu yana süren bir tanışıklığımız, saygıya ve güvene dayalı bir ilişkimiz vardı.

Antalya’nın o zamanlar küçük ve herkesin birbirini tanıdığı yıllarında başlayan bu bağ hiç kopmadı.

1973 yılıydı. Selahattin abi belediye başkan adayıydı. Ben daha 12 yaşındaydım. Babamla birlikte seçim çalışmalarına katılırdık. El ilanları dağıtılır, kahvehane toplantılarına gidilir, afişler asılırdı. O günlerden çok şey hatırlamıyorum ama Selahattin abinin halkla iç içe, açık yürekli biri olduğunu o yaştaki hâlimle bile hissetmiştim.

O yıllarda siyaset bugünkü gibi kolay değildi. Tehdit de vardı, baskı da… Hele sol çizgideyseniz çok daha fazla zorlukla karşılaşırdınız. Selahattin abi buna rağmen dimdik durdu. Belediye başkanı seçildikten sonra da doğru bildiğinden şaşmadı. Halktan yana, dürüst, planlı bir yönetim anlayışı vardı. Antalya’yı sadece bugünüyle değil, yarınıyla düşünürdü.

1980 yılına gelindiğinde, 12 Eylül askeri darbesi hepimizin hayatını etkiledi. O da görevden alındı. Sadece görevden alınmakla kalmadı, hapse atıldı. Suçu neydi? Halk için çalışmak, halktan yana olmak… O günleri yakından izledik. Ailesi, sevenleri büyük üzüntü yaşadı ama o yine de duruşunu bozmadı. Sessizce, sabırla geçirdi o zor zamanları. Hapisten çıktıktan sonra siyasetten uzak durmadı toplumdan hiç kopmadı.

1985 yılında SHP kurulunca ben de üye oldum. Parti yeni örgütleniyordu, mahallelerde delege seçimleri yapılacaktı. Kimseyi tanımıyordum. Oy kullanmak için bir pastaneye gittim. İçerisi kalabalıktı. Birden Selahattin abi beni gördü. “Erdal sen ne yapıyorsun burada?” dedi. “Abi, delege seçimleri varmış, oy kullanmaya geldim” dedim. Beni hemen içeri götürdü, oradakilere dönüp:

“Benim yerime Erdal’ı yazın” dedi.

İşte benim için siyaset böyle başladı. O günden sonra da hep arkamda durdu. Hangi görev olursa olsun, beni hep cesaretlendirdi. Bir sıkıntım olduğunda çekinmeden arayabileceğim bir büyüğümdü. Beni hep destekledi. Selahattin Tonguç, Antalya’da iz bırakmış bir insandı. Ne yaptıysa planlı, ölçülü, düzgün yaptı. Bizim kuşak onu örnek aldı. Onun sayesinde siyasetin içinde yol bulduk. Geriye güzel hatıralar bıraktı.

Kendisini sevgi, saygı ve minnetle anıyorum.